Blog Yazmamın Manifestosu
28 Haziran 2021Samandağ’da Sait Faik Abasıyanık Hikayesi Gibi Bir Gün
20 Temmuz 2021Elmalı Davasında ve bu dava öncesinde vuku bulan birçok eylemde mağdurların yanında kim vardı? Mağdur olan çocukları savunmak için kaç tane STK devreye girip, avukat tahsis edip, kamuoyu oluşturdu, bu çocukların ihtiyacı olan psikolojik desteği, tıbbi desteği sağlamak için kimler harekete geçti, kadın şiddetlerine karşı, çocuk istismarına karşı ülkemizde, şehirlerimizde kaç tane dernek, vakıf ya da destek evleri var? #ElmalıDavası diye tweet atıp, Instagram’dan fotoğraf paylaşan milyonlarca kişinin bu STK’lara desteği ne kadar? Neden herkes bir olay vuku bulduğunda bir suçlu bulup onu linç etmeye kalkıyor da, sürdürülebilir çözümlere destek olmuyor? Neden biliyor musunuz? Çünkü siz insanlık ikiyüzlüsünüz. Eleştirdiğiniz sistem, sizden başkası değil. Elinizde çay, çekirdek balkona çıkıyorsunuz, sokakta o iki çocuk ve onlara zulüm eden diğer şahısları izliyorsunuz Onları oradan izleyip, çay çekirdek yaparken balkondan sokağa doğru bağırıyorsunuz. Ama hiçbiriniz balkondan aşağı inecek cesarete sahip değilsiniz.
Sosyal Medya Elmalı Davası ile çalkalanıyor, herkesin fikri, isteği ve bu konuda adalet arayışı var. Elmalı Davası ve benzer yaşanmış olan birçok vaka bizi insanlığımızdan soğuttu, insanlığımızdan isyan etme noktasına getirdi. Herkes Cahit Zarifoğlu’nun; “Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim…” alıntısını paylaşıp ne kadar yaşanmaz bir zaman diliminde olduğumuzdan dem vuruyor. Sosyal Medya üzerinden yapılan propagandalarla, kampanyalarla adalet arandığından, o küçük çocukların sesi çıkmadan, resim çizerek dertlerini anlatmasından dolayı; “bir çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundasın” gibi söylemlerle adalet sistemini protesto ediyor.
Peki bunu neden yapıyorsunuz? Adalet sisteminin almış olduğu bu aksiyon karşısında göstermiş olduğunuz reaksiyon vicdanınızı rahatlatmak için mi, o çocukların adaleti için mi, yoksa bir daha bu tarz şeylerin yaşanmasını engellemek için mi? Bana kalırsa bunu yapmanızın sebebi herkes yapıyor, ben de yapmalıyım. Herkes böyle yapıyor ben de böyle yapmalıyım demek için yapıyorsunuz. Çünkü yaptığınız eylemlerin sonucunda bu iki küçük melek için adalet tecelli etse dahi sağladığınız adaletin hiçbir sürdürülebilirliği yok. İşte benim de bu çağdan nefret etme sebebim bu; popüler kültürün parçası olmuş, kendini marjinal zanneden köleler. Şikayetçi oldukları sistem gibi günü kurtarmak adına anlık kararlar alıp verirler, ya da marjinal popüler kültürün söylemlerini sahiplenip kendi kararlarını verdiklerini zannederler fakat organize olup elde ettikleri hiçbir başarı yoktur. Sadece influencer’ların yönlendirmesi sonucu kendi fikirleri oluşur. Günü kurtarırlar, influencer’ı kahraman ederler. Peki adaletsizliğe, zulme, şiddete ve cahilliğe karşı sürdürülebilir çözümler? Yok!
Dikkat edin, bu bahsettiğim kitlenin en çok sesi çıktığı zamanlardan biri de İstanbul Sözleşmesiydi. Peki İstanbul Sözleşmesini dünyaya sunan, dünyaya kabul ettiren ve tekrar ülkemizi bu sözleşmeden çeken kim? Kesinlikle bu kitle değil, çünkü onların böyle büyük bir kamuoyu oluşturacak organizasyonlara bağlılıkları yok ve onlar sadece heyecanın peşindeler. Sadece Anonymous’un ifşa ettiği Pelikan Derneğinin ihtiyacı olan gürültü kirliliğinden başka bir şey değiller. Sosyal Medya’dan birilerini linçlesinler, mahremiyeti ihlal etmeyi bir erdem zannetsinler ve yapay duygular oluştursunlar.
Daha önce Godfather of Harlem dizisinde, Malcolm X’in bir konuşmasını paylaşmıştım. Malcolm X diyordu ki; Hristiyan biri size değişimin kalbinizden geldiğiniz söyler. Benim inancım değişimin akıldan geldiğini söylüyor. Hristiyan biri size her zaman, karşılık vermemenizi söyler. Ama benim inancım bu şekilde dayak yediğinizi söylüyor. Görüyorsunuz Hristiyan öğretisinde bahsedildiği gibi yeterince tepki göstermiyorsunuz. Canınız yandığı için bağırıyorsunuz ama canınızı yakanlara diğer yanağınızı dönmeye devam ediyorsunuz. Artık gerçekten organize olmanın zamanı gelmedi mi?
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
2 Comments
Üzerinde durduğunuz konuya, doğru veya yanlış, haklı yada haksız diyerek geçiştimenin yeterli olmadığına bende inanıyorum. Ama etkili adaletin sağlanması için örgütlenme mücadelesi (Aziz Nesin) verenlerin baskı altında kalarak ebediyete göç ettiklri gerçeğini gözardı etmeyelim.
Eğer bunu göze almazsak yaşamanın ne manası kalır ki? Zulme sessiz kalan, zulmü yapanla aynı kefededir. Ölümü göze almadan değişimi yapamayız. Belki bu mücadele uğrunda tek seferde binlerce insanlar ölür, ama bu mücadeleyi vermezsek tek tek milyonlarca insan ölür ya da zulüm görmeye devam eder.