The Blacklist 10. Sezon
29 Mart 2023İslam Davası ve Fikir Avukatları
6 Nisan 2023Dünyanın çivisi çıktı desek yeri midir bilemem ama dünyanın gelmiş olduğu nokta karşısında, meydana gelen olaylara hangi açıdan bakacağıma karar veremiyorum. Çünkü zamanımızda artık sadece insanlar göçmen değil, fikirlerde göçmen ya da ithal. Bakıyorsun ülke sınırları olmayan dijital dünya da popüler kültürün dayatması fikirler her ülkenin vatandaşları tarafından o ülkeye ithal ediliyorken bazı çok radikal ya da tu kaka fikirler o ülkenin muhafazakarları tarafından sınırda durdurulmasına rağmen göçmen olarak yine de irtica edebiliyorlar. Hâl böyle iken biz hangi bakış açısıyla bu gelişmeleri değerlendireceğiz? Nereden baksan, bakmadığın yeri temsil eden fikirler açısından çok cız fikirlerde bulunabiliyorsun. Ondan sonra toplum içinde ki kimliğin ya çok ilerici oluyor ya da çok gerici. İşte böyle bir ortamda dağdaki çoban ile Aysun Kayacı’nın fikirleri aynı öneme sahip oluyor. Çok ayıp…
Peki muhafazakar müslümanların gözünden düşünecek olursak? Ki genelde çok muhafazakar müslümanların gözünden değil de başka bir yerinden düşündüğünü gözlemleriz ve genelde düşünme eylemini kendileri de yapmaz, onların yerine düşünen bir siyasi liderleri ya da şeyhleri vardır. O öncü kişilikler, bu yobaz muhafazakar Müslümanların ne düşüneceklerine, nasıl tepki vereceklerine karar verip onların yerine düşünürler. İşte o gözden bakacak olursak gayri Müslüman bir toplumun başına, bir müslüman liderin geçmesi ümmet için bir başarı mı, yoksa siyonistlerin oyunu mu ve hatta çok şey şeyhim caiz mi? Acaba muhafazakar hristiyanlar bu konuya nasıl bakıyor? Muhtemelen başlarına bir müslümanı seçtikleri için konuya gayet yeşil bakıyorlardır. Peki tapınakçılar kutsal Haçlı orduları içine müslümanları da dahil edecekler mi? İşte bu ve benzeri beş benzemez sorular karşısında Ferhan Şensoy ne derdi çok merak ediyorum.
Şunu da merak etmiyor değilim; acaba sayın başkan Yusuf, “rüşvet alan da verende melundur” tabelasını kamu kurumlarının girişine asacak mı?
Biraz da modern dünyanın hassas hümanistlerinin gözünden bakalım. Irkçılığa, köleliğe ve sömürü sistemine karşı bu kültürün mensupları acaba bu gelişmelere nasıl bir gözle bakıyor? Bir yanda İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’dan kalkıp ingiltere de başbakan olmuş bir Hintli, bir göçmen… Ülkesini sömüren ülkenin başbakanı olmuş. Bu hümanistler acaba bu durumu göçmenlerin sahip olduğu haklardan biri olarak mı görüyor? Hümanistlerin gözünden bakarsak bu dünyaya ders olacak bir başarı mı? Eğer bu bir başarı ise bu hümanistlerin, ülkelerinin göçmen politikalarından haberi var mı? Yok yani bazı ülkeler nitelikli iş gücü olarak göçmen politikası uygularken çok bazı ülkelerde nitelikli niteliksiz başı boş göçmen politikası uygulayarak ülkelerinin suçlularını ithal ediyorda… (evet sayın okur, niteliksizlikte nitelik kazanmış göçmen demek istedim orada.)
Peki milliyetçiler, kendi ülkelerinin başına, kendi milliyetlerinden olmayan ithal bir lideri nasıl karşılıyor, onların gözünden de “oha, yok artık mandanın gözü” bir durum söz konusu mu bilelim yani. Oyların çoğunluğunu almış ve demokratik bir yöntemle Başbakan seçilmiş birine muhtemelen milliyetçilerde oy vermiştir diye tahmin ediyorum. Yine de her ihtimale London! Milliyetçilerin ocağını kısmak gerek ki kazan kaynamasın.
Devrimcileri de unutmamak gerek. Devrimciler emperyalistlerin sömürdüğü ülkenin halkından birinin, emperyalist ülkenin başına geçmesini proletaryanın burjuvaziye karşı devrimi olarak düşüneceklerdir. Bu devrim karşısında yoldaşlarının emperyalist düzene dur demesini ve proletarya hak ettiklerini alması için yasal altyapıyı oluşturmasını bekleyecektir. Beklemesine beklesinler ama durak dışında beklemesinler aksi halde otobüs durmaz. Meşhur atasözümüz gibi “geçti borun pazarı, sür eşeği Londra’ya”
Birde şunu düşünüyorum; Muhafazakar Hristiyan, Milliyetçi ve Hümanist partilerden oluşan koalisyonlu 2’li masa gelecek dönemde Yusuf başkanın karşısına nasıl bir aday çıkaracak? Bence ortak fikir olması ve her kesime hitap etmesi için öncelikle bu aday Hristiyan, Musevi ya da Müslüman olamaz. En iyi ihtimalle ateist olması herkesime aynı mesafede bir aday olduğunu gösterecektir. Kadın ve erkek eşitliğine vurgu yapılması için 2’li masanın adayı ayrıca biseksüel olması şart. Milliyetiyle de gündeme gelmemesi için dünyanın dört bir yanından insanların ziyaret ettiği bir genel evde milliyetsiz bir muhabbet kadını çocuğu olması gerekmekte.
Neyse daha fazla geyik yaparak uzatmak istemiyorum, bunların hepsi nede olsa lafügüzaf, okuma inceliğini göstermiş olupta benim pek ince yazmayışıma alınanlardan da sürçü lisanım için affola, niyetler hayrola, şer defola…
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
3 Comments
Güzel bir analiz. 👍
Bundan da incesi olamaz, çok ince olmuş teşekkürler.
Keşke ince ince bir şeyleri değiştirebilsek