En Sevdiğim Tabağım Kırıldı!
14 Ağustos 2022Daldım: Hatay Dalış Merkezi
21 Ağustos 2022Sanırım benim bir hastalığım var. Adını bilmiyorum ama modern dünya mutlaka bu davranış şekline afilli bir isim vermiştir ve buna hastalık demişlerdir. Ben kısaca bağımlılık demek istiyorum. Evet benim bir bağımlılığım var. Bu bağımlılık sanki hayatımda tek eksik şey oymuş gibi satın alma bağımlılığı. Evde yemek yapan biri değilim. Tek yaşadığım için evde yemek yapmayı maddi ve manevi zarar olduğuna inanıyorum. Yanlış okumadınız bu bir inanç çünkü evde hiç yemek yapmadığım için bunu kanıtlayamıyorum. Hafta sonları kendime küçük sürprizler yapıp evde kahvaltı yapıyorum. Yinede bu evde yemek yapmak sayılmaz. İşte böyle bir yeme alışkanlığım varken Kurban Bayramı öncesi migrosta bayram alışverişi yaptığım esnada Kiwi’nin yağsız fritözünü gördüm. Modern dünya buna Air Fryer diyor fakat ben yağsız fritöz demeyi daha makul bulduğum için kendisine öyle hitap edeceğim.
Hayatımdaki Tek Eksik Şey Yağsız Fritözmüş
O zamanki maddi durumum sürekli eksiye doğru giderken, bütçe planlamamda yağsız fritöze hiç bir şekilde bütçe planlanmamışken, o an sanki dünya üzerindeki tek eksiğimin yağsız fritözmüşte eğer onu alırsam bu tamamlanacakmış gibi hissetmemden dolayı, hiç bir mantıklı sebebe dayanmadan o gereksiz harcamayı yaptım. Eee tabii böyle bir şey satın aldım fakat evde yiyecek hiç bir şey olmayınca, yiyecekte almam gerekti, küçük bir alışveriş yaptım ve yağsız fritöze verdiğim para kadarda donmuş hazır yemek aldım. Eve geldiğimde aldığm cihazın kutusunu tezgahın üzerine koyduktan sonra uzun bir süre bakıştık, gerçekten buna gerek varmıydı diye düşündüm? Gerçekten gerek yoktu ama o an sanki hayatımdaki tek eksik yağsız fritözmüş gibi hissettim. İşin ilginç yanıysa bu cihazı aldıktan iki gün sonra yani bayramın ikinci günü eve döndüğüm vakit karşılaştığım manzaraydı. Buzdolabım bozulmuş, içerisindeki her şey erimiş, hatta ısınmıştı bile. Yani bir yağsız fritöz parası kadar para verdiğim tüm yemekler çöp olmuştu… Bir yağsız fritöz parası kadarda buzdolabına masraf yaptım.
Hayatımdaki Tek Eksik Şey 2 Tane Büstmüş
Yağzız fritözden öncede sosyal medyada sürekli Socrates ve Hermes büstlerinin reklamlarını görüyordum. Biliyorum evimde zaten küçük bir Hades heykeli var, bu iki büst evim için fazla. Koyacak yerim yok. Gerçekten gereksiz bir kalabalık yapacaklar ama içimden bir ses o an sanki dünyadaki tek eksiğimin o iki küçük büst olduğunu söyledi. Gerçekten mantıksız bir karardı ama dayanamadım onlarıda aldım. Hatta şuan bu yazıyı yazarken Socrates gözümün içine bakıp; “bildiğim bir şey varsa hiç bir şey bilmediğimdir diyor”. Bu Sokrates hiç bir şey bilmediğini söyleyip her konuya muhalefet olan bir adam. En büyük ustalığı demagoji yeteneği. Aslında bu adamın alnı’da çok açık ve her konuda konuşuyor. Bence bu adam kesin Türk, Yunan olamaz. Bu büstte tam Türk tipi var. Yunan olsa saçları biraz daha kıvırcık olurdu. Gerçi şuan fark ettimde bu biraz Dostoyevski’yide andırıyor. Hatta Darwin bile olabilir. Sırf altına Socrates yazdıkları için o’na Socrates diyorum ama… Bilemiyorum bundan sonra o’na Muhittin diyeceğim.
Hayatımdaki Tek Eksik Şey Kahve Makinasıymış
Biraz daha eskiye gidip nasıl kahve makinası aldığımıda anlatmak istiyorum. Şu Sinbo’nun sözde filtre kahve makinasından satın aldım. Filtre kahvemi french press ile demleme usulü içiyordum. Ta ki biraderde dripper kullanıp, aslında bunun tadının demleme usulünden daha güzel olduğunu düşünene kadar. Evet kağıt filtreden süzülen kahve bir an için bana daha lezzetli geldi ve o muhteşem an yaşandı. Sanki hayatımdaki tek eksik şey drippermışta hemen tamamlamam gerekiyormuş gibi hissettim. Hemen internetten uygun bir set bulup sipariş ettim. Yaklaşık 2-3 ay bu şekilde kahvemi içtikten sonra artık bu şekilde kahve yapmak bana zor gelmeye başladı. Dedim ki neden bir kahve makinası almayayım? Bu sefer o’an cidden hayatımdaki tek eksiğin kahve makinası olduğunu düşündüm. Fakat bunda da yanılmışım. Bu seferde fazla kahve yapıp, fazla kahve tüketip, kahvenin fiziksel zararlarını bünyemde hissetmeye başladım bu sebepten solayı tekrardan kağıt filtreden süzerek içebileceğim kadar kahve yapmaya devam ediyorum…
Bu yazıyı yazarken yağda 10 dakikada kızarttığım patatesi yarın sabah yağsız fritözümde 30 dakikada kızartıp kahvaltı yapsam mı diye düşünüyor, bir yandan Muhittin ile bakışıp, bir yandan da kahvemi yudumluyorum… Hatta son zamanlarda yenilenmiş iPhone modellerine bakıyorum. Hayatım boyunca hiç Apple ürünü kullanmadım. Bunun sebebi ideolojik bakış açımdı fakat artık kalıbımı terketmek istiyorum. Hiç bir bütçem yok, paramda yok fakat yenilenmiş iPhone’larda taksit yapıldığı için alabileceğimi düşünüyorum. Şuan hayatımdaki tek eksik şey bir iPhone’muşta o’nuda alırsam tam olacakmış gibi hissediyorum…
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.