
İzledim: Amcalar (Old Dads)
5 Kasım 2023
İzledim: Bomboş
11 Kasım 2023Zahmet edipte okuyabilecekler için bir ön açıklama yapmak istedim. Bill Burr’un 2017 yılında yaptığı benim henüz daha bugün izlediğim Walk Your Way Out gösterisinde anlattığı bir goril hikayesinden “ulan şöyle olsa acaba nasıl olur” diyerek yazdığım bir -mışlı, -muşlu hikaye denemesidir. Bu -mışlı – muşlu hikayeleri ve -yapıyorum -ediyorum gibi kafiyeli rap müziklerini hiç sevmem ama hani böyle bir hikaye yazılabilir bu da taslak olsun diye aklımdakileri döktüğüm bir hikaye denemesi / hikaye taslağı artık ne denebilirse. Böyle bir fikrim var belki ilerleyen zamanlarda hikayeci bir yanım ortaya çıkarsa bugünleri hicivle tarihe not düşmek için böyle bir hikayeyi detaylandırabilirim.
Maymunlar Cehennemi’ni izlediniz mi? Şimdi size anlatacağım olay Maymunlar Cehennemi’ni aratmayacak bir hikaye. Olay Amerika’da bir hayvanat bahçesinde geçiyor. Bir grup bilim adamı hayvanat bahçesindeki gorillerle işaret dili kullanarak konuşmayı deniyor ve gorillerin yaşayabileceği bir toplum inşa etmek için araştırmalar yapıyor. Bu gorillerin arasında Myers adında bir goril, diğer gorillerden daha hızlı öğrenmesi ve sosyallik konusunda daha başarılı olmasıyla dikkat çekiyor. Myers’ın diğer canlılar ile nasıl tepkime göstereceğini test etmek için ona yavru bir kedi hediye etmeyi düşünüyorlar. Bu bana tam bir çılgınlık olarak geliyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir goril, dünyanın en güçlü hayvanlarından biri, ayak tırnağından saç tellerine kadar kas ve sinir dolu bir hayvan… Böyle bir hayvanın eline yavru bir kedi verdiğinizde ne olur düşünebiliyor musunuz? Şu reelslerd’e izlediğimiz komik goriller yerine kanlı olaylar yaşanan goril reels’i izleyecek olabiliriz! Fakat benim beklediğimin tam tersi bir şey oluyor ve Goril Myers, kediyi ilk eline aldığında onun bir yavru olduğunu anlıyor ve ona içten bir şefkat gösteriyor.
Bu kadar korkunç bir canlının karşısında olan kedi de hiç korkmadan Myers’a alışıyor ve zamanla arkadaş olup bütün zamanlarını beraber geçirmeye başlıyorlar. Hatta öyle bir noktaya geliyor ki Myers kedinin hareketlerini anlayamadığı için ona kendisinin öğrendiği gibi işaret dili öğreterek iletişim kurabileceklerini düşünüyor. Myers bu fikrini bakıcılarına söylediğinde elbette bakıcıları ona gerekli açıklamayı yapıyor fakat Myers’ı bu açıklamalar tatmin etmemiş olacak ki gizli saklı yavru kediye işaret dili öğretmeye başlıyor. Bakıcıları birkaç kez gizli gizli Myers’ın bunu yapmaya çalışırken yakalayıp ona gerekli açıklamayı yapsalar da Myers buna bir türlü ikna olmuyor. Defalarca deniyor, uğraşıyor, çabalıyor fakat nafile…
Yavru kedisiyle iletişim kurmak için çabalayan Myers bir gün onun kafesten kaçtığını, hayvanat bahçesinin duvarlarını aşıp yola çıktığını kafesinden görüyor. Kendi kafesi içindeki en yüksek ağaca tırmanıp onu net bir şekilde görmeye ve seslenmeye başlıyor. Fakat iş bu yavru kedi Gorilce bilmiyor, üstelik Gorilce bilmediği gibi işaret dilini de öğrenebilmiş değil. Tam bir salak! Myers defalarca kez ona bu yaptığının çok tehlikeli olduğunu bağırarak anlatmaya çalışsa da en son yavru kedinin bir araba altında kaldığını görüyor ve o an gorillerin çığlık seslerini çıkaran Myers’ın bağırmayı kesmesi ile birden ortalık derin bir sessizliğe bürünüyor. Sanki zaman durmuş gibi kimse hareket etmiyor, yapraklar ağaçlardan düşmüyor, rüzgar yaşanan bu drama şahit olmamak için arkasını dönmüş esmiyor…
İşte o andan sonra Myers’a bakıcılık yapan bilim insanları, onun yaşadığı bu üzüntüden etkilenip ona destek olmak için kafesinde bulunan ine giriyorlar ve sanki o bir insanmış gibi davranıp teselli ediyorlar. Acı, hüzün ve sevinç gibi duygular öğretilebilir mi? İşaret dili öğrettiğiniz bir hayvandan kendisini ifade etmesini beklemek gerçekten basit bir şey. Fakat bu yaşadığı duygunun bir adı olduğunu, bu duygu karşısında acısına teselli olabileceklerini öğretmeye çalışmak… Bilemiyorum… İşte tam o anda Myers da ne yaşadığını bilemiyordu fakat insanoğlu, ona öğrettiği işaret dili ile kendisine bu sefer farklı, soyut şeyler öğretmeye çalıştığını anladı. Kendisinin defalarca kez yavru kediye öğretemediği işaret dilini insanoğlu ona öğretmiş ve şimdi başka şeyler öğretiyordu. O zaman Myers da bir insan olabilir miydi? Çünkü o bir kedi değildi. İşaret dilini öğrenmişti. Kediden bir farkı vardı. Kendisini hapsetmiş olan bu insanoğluyla iletişim kurabiliyor ve üstelik şimdi onların duygularını anlayıp düşüncelerini tahmin edebiliyordu. İnsanoğlu çok basit bir matematiğe sahipti. Hepsi farklı farklı görünse de temel özellikleri birbiriyle aynıydı, biraz gözlemlendiğinde kapasiteleri tahmin edilebilirdi bunların yanı sıra manipülasyona da oldukça açıklardı. İşte Myers, bilim adamlarının gorillerin yaşayabileceği modern sosyal topluluklar projesinin bir ürünü olan Goril Myers, artık kendini insanoğlundan daha üstün görüyordu! Bu olayı Türk laik Darwinistler görmüş olsaydı o Afrika’ya gider ve goril toplulukları içinde akrabalarını ararlardı. Mucizevi bir olay…
Günler günleri takip ederken insan sosyolojisini çözen Myers, kendisini inceleyen bilim insanlarından olan Dr. Ranbir Sartain’le olan duygusal bağlarını güçlendirmiş ve ondan faydalanmaya başlamıştı. Kafesi içerisinde Dr. Sartain ile birlikte çok sık vakit geçiriyor, ölen yavru kediden dolayı psikolojik travma geçirmiş rolü yapıyordu. Haksızda sayılmazdı, yavru kedinin ona yaşattıklarından dolayı bir travma geçirmiş ve artık hayatını farklı yaşıyor, kendine farklı amaçlar ediniyor ve gelecek hakkında planlar yapıyordu. Kafasının içinde dönüp duran bu planları da asla kimseye belli etmiyor duygusal bir çöküntü yaşamış gibi depresyon belirtileri gösteriyordu. Yaptığı bu rolü ve nasıl davranması gerektiğini ona Dr. Sartain farkında olmadan kendisi öğretmişti. Diğer bilim adamları ile olan tüm iletişimini kesmiş sadece Dr. Sartain ile görüşüyor, ona karşı da agresif ve depresif bir tavır takınıyordu. Aralarındaki dostluk bağları gittikçe güçlenmişti. Hatta Dr. Sartain, Myers’ın yavru kedi yüzünden geçirdiği travmanın sorumlusunun kendisi olduğunu düşündürmeyi bile başarmıştı. Dr. Sartain kendini Myers’a karşı mahcup hissediyordu. Myers bu mahcubiyet duygusunu çok güzel kullanıyor ve kendisine farklı imtiyazlar tanınmasını sağlıyordu. Myers artık işaret dilinden fazlasını becermiş, okumayı ve yazmayı sökmüş, kendi parmaklarına göre bir klavye sahibi olmuş, 10 el ve 10 ayak parmağıyla bir insandan daha hızlı bir şekilde yazabiliyordu. Sosyal medya kullanıyor, dış dünya ile bağlantı kuruyordu. Aylar ayları takip ederken Myers iyileşmiş, geçirdiği travmanın etkilerinden kurtulmuş ve artık diğer bilim insanları ile iletişim kurup onlarla felsefe, siyaset, spor, moda, sinema, tiyatro, müzik vb. entelektüel alanlarda sohbet edebilecek kadar kendini geliştirmişti. Fakat kendisini bu kadar dışarı açmasının bir sebebi vardı. Goril Myers artık özgür olmak istiyordu…
Myers insanlarla iletişim kurduğu zamandan beri kendini entelektüel ve aydın diye tanımlayan insanlardan daha fazla geliştirmiş, internetten bulduğu çeşitli yöntemlerle kimsenin bilmediği bir servet elde etmişti. Peki kendini bu kadar geliştirmiş ve kazanç elde etmiş bir goril, zorla tutulduğu bir kafeste neler yapabilir? Myers ilk olarak hayvanat bahçesine karşı olan insanları çeşitli derneklerin ve vakıfların çatısı altında toplayıp kazanmış olduğu servetle bu dernekleri fonlamış ve dünyanın çeşitli yerlerinde hayvanat bahçelerinin kapanmasına, orada demir parmaklıklar arkasında yaşayan canlıların özgürlüğüne vesile olmuştu. Myers yaptığı bu eylemlerle insanları manipüle edip yönlendiriyor ve çok önemli bir güç kazanıyordu. Fonladığı STK’lar artık hükümetlere söz geçiriyor, onlara destek vererek siyasetçilerin seçimler kazanmasını sağlıyordu.
Goril Myers ortalama 35-40 yıl yaşayacağını biliyor ve artık ömrünün çok az kaldığını bildiği için yıllar içinde ilmek ilmek ördüğü planlarının sonuna gelip diktiği ağaçların meyvesini toplamak istiyordu. Örgütlemiş olduğu STK’lar aracılığıyla başından geçen yavru kedi trajedisini halka ifşa etmiş ve en yakın dostundan artık kafes içinde yaşamak istemediğini ve kendi doğasına salınmak istediğini talep etmişti. Bunu talep ederken Dr. Sartain’in duygularına nasıl yön vereceğini bildiği için kendisini çok başarılı bir şekilde sunmuştu. İlk başta Dr. Sartain bu fikre karşı çıksa da Myers yaşadığı olayları düşündüğünde çalıştığı ekibe bu teklifi götürmüş ve zorla da olsa bilim kuruluna Myers’ın kendi doğasına salınmasını kabul ettirmişti. Goril Myers’ı Kongo’da bulunan Budongo Forest doğal yaşama alanına salmışlar ve hayvanları koruma STK’larından gelen yoğun talep üzerine Myers’ın evrim geçirdiği hayvanat bahçesinin kapısına kilit vurmuşlardı. Artık Myers düşünen, kendini ifade edebilen, milyoner ve özgür bir gorildi.
Kongo’da özgürlüğüne kavuşan Myers amacına ulaşmış gibi görünse de onun asıl amacı kendi doğal yaşamına dönmek değil insanların arasına karışabilmek ve insanların bilim uğruna yaptığı kötülükler hakkında, insanlık adına birbirlerine yaptıkları hakkında, özgürlük adı verdikleri birbirlerine zulümler hakkında, modern dünya diye kendilerini kandırdıkları dünya hakkında ve insanoğlunun ölümüne savunduğu demokrasi hakkında onlara bir ders vermek istiyordu. Amacı intikam almak değil, fakat insanca yaşamak adına nasıl insanlıktan çıktıklarını onların yüzlerine vurmak istiyordu. Bunun için ilk olarak Budongo Forest doğal yaşamından kurtulmalı ve özgürlükler ülkesi Amerika’ya ulaşmalıydı.
Kafasında her şeyi planlamış olan Myers ilk önce bir kargo gemisi sayesinde kendini Amerika’nın Arizona eyaletine kargolatmış ve orada kendisinin kurduğu STK’lara kendisini ifşa etmiştir. Bir goril tarafından kurulduğunu öğrenen çoğu STK üyesi bu gerçeğe inanmakta zorluk çekse de insanları etkilemesini çok iyi bilen Myers, kendisini bu STK’lar içinde de kabul ettirmeyi başarmıştı. Artık insanların arasına karışmayı başaran Myers sosyal bir aktivist olmuş, hayvanat bahçesinde geçirdiği günlerde edinmiş olduğu kimliğini sanki Amerika Birleşik Devletleri’nin, insan bir vatandaşı gibi kullanmayı başarmıştı. Fakat bu noktaya gelebilmek için ABD hükümetinin anayasasında ciddi değişiklikler gerçekleştirmiş ve lobicilik faaliyetleriyle fonladığı siyasetçilerle kimsenin aklına gelmeyecek bir siyasi çevre kazanmıştı. Artık önündeki tek engel adaylığını açıklamak ve bunu parti mensuplarına kabul ettirmekti.
İki seçeneği olan Myers ya Cumhuriyetçilerden ya da Demokratlardan aday olacaktı. Demokrat Parti’nin en güçlü adayı Joe Biden, Cumhuriyetçilerin en güçlü adayı ise mevcut başkan Donald Trump’tı. Myers kendisine en güçlü aday Trump olduğu için Cumhuriyetçi partiden aday olmayı seçti ve ön seçimlerde Cumhuriyetçilerin içerisinden Trump’ı eleyebilirse zaten Demokratların adayı olan Biden’i seçimlerde yenmek kolay olacaktı. Myers paranın ve toplumun gücü ile Demokratların arasından kendini aday göstermeyi başarmış Stephen Hawking’in sahip olduğu bir teknolojiye benzer bir teknolojiyle mitinglerde halka seslenmeyi de başarmıştı. Trump’ı yenebilmek için kendisine seçtiği stratejide ırkçı, yenilikçi ve muhafazakâr olmaktı. Çıktığı mitinglerde İncil’den pasajlar okuyor, Amerika’nın üstün demokrasisinden ve göçmenlerin Amerika’ya verdiği zararlardan bahsederken insanların desteklerini kazanıyordu. Trump’ın hayalleri ve söylemleri ise Goril Myers karşısında insanlara sadece maval okumak geliyordu. Evet karşınızda Amerikan olmayı öven, Kongolu ırkçı bir başkan adayı vardı! Üstelik bu başkan adayı partinin seçiciler kurulundan seçilmiş, halkın oylarını toplayarak başkanlık seçimlerine girmiş ve başkanlık seçimlerinde Joe Biden’i tabiri caiz ise sandığa gömerek Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmişti! Evet yanlış okumadınız artık dünya ekonomisine ve siyasetine yön veren emperyalist ABD’nin başkanı bir gorildi! Artık bir goril dünya lideri oldu!
Akıl almaz bir servetle ABD Başkanı olan Goril Myers başkanlığı boyunca, aday olduğu dönemde göstermiş olduğu ırkçı ve muhafazakâr tavırlarını değiştirmiş, planladığı dersleri insanoğluna verebilecek bir kişiliğe yani kendi kişiliğine bürünmüştü. Bu karakteristik özellikleri beğenmeyen senato ve meclis üyeleri şikayetçi olsa da Myers edindiği kişisel servetinden senatörlere ve diğer üyelere rüşvetler vererek senatodan istediği yasaları ve kararları geçirtiyordu. Myers dünyanın bir numaraları gücü olduğu dönem boyunca dünya üzerinde savaşları, katliam denebilecek terör saldırılarını önlemeyi başarmış daha yaşanabilir bir dünya inşa etmişti. Henüz üzerinde deneyler yapılan zamanlarda aklında kurduğu planları ilmek ilmek işlemiş ve bu noktaya gelerek dünyanın kaderini değiştirmeyi başarmıştı. Yaptıklarından ve başarılarından dolayı bazı devletler onu peygamber ilan etmiş, konuşmalarında insanlığa verdiği öğütleri kutsal kitapları haline getirmişti. Goril Myers öldükten seneler seneler sonra nesilden nesile anlatılmış ve insanoğlu arasında farklı efsanelere konu olmuştu. En yaygın efsane ya da inanç, siz ne derseniz deyin, Goril Myers’ın, kendi kendini düzeltemeyen ve dünyanın sonunu getirmiş insanoğlunu düzeltmek ve yola sokmak için yaratıcı tarafından gönderilen bir peygamber olduğuydu…
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
8 Comments
İyi günler Serkan Bey
Alıntı:
Eğer Türk laik Darwinistler bu olayı görmüş olsalardı Afrika’ya giderek goril topluluklarındaki akrabalarını ararlardı.
Cevap:
Laiklik, toplumun içkinliğini ve dünyeviliğini varsayan, bunun ötesine geçen hiçbir metafizik ve dini açıklamaya ihtiyaç duymayan bir dünya görüşünü ifade eder.
Saygılarımla
Hans Gamma
İyi günler Sayın Hans Gamma, bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Laiklik konusunda çok haklısınız ancak Türkiye’de laikliği savunan kesim yobazlaştığı için hikayemde onlarla bu şekilde dalga geçmek istedim, mübalağa yapmaya çalıştım. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla,
İyi günler efendim
Alıntı:
Laiklik konusunda kesinlikle haklısınız ama Türkiye’de laikliği savunanlar bağnazlaştığı için hikayemde bu şekilde onlarla dalga geçmek istedim, abartmaya çalıştım.
Sormak:
Tam tersi değil mi; Bağnazlık veya ikiyüzlülük, diğer görüşlere karşı hoşgörüsüz, nefret dolu ve görünüşte tamamen dine veya dini bir otoriteye bağlı olan dindar bir kitlenin adıdır.
Saygılarımızla
Hans Gamma
Kusura bakmayın bildiriminizi görmüş olmama rağmen günlük yoğunluk arasında cevap vermeyi unutmuşum. Bağnaz / Yobaz iki kelimede aynıymış gibi gözükse de aslında ufak nüanslar ile birbirinden ayrılır. Toplum içinde dini konularda çok kullanılıyor olsa da aslında din ile alakalı değil, inanç ile alakalıdır. Din en sonunda bir yaratıcıya ya da düzen koyucuya tapınma durumuyken, inancın böyle bir tanrıya ihtiyacı yoktur. Bahsetmiş olduğum kitle ise laikliğe inanan ve buna inancını yobazlaştıran bir kitle. Yani bu kitleye haklı ya da haksız olduklarını hiç bir zaman kanıtlayamıyorsunuz. Üstelik inanmış oldukları laik ise gerçek anlamıyla laik değil. Çünkü onlar laiklik kisvesi adı altında dini inançlarını yaşayan insanları kısıtlamak üzere bir sosyal hayat inşa etmek istiyorlar.
İyi günler efendim.
Alıntı:
Kusura bakmayın, bildiriminizi görmeme rağmen günlük yoğunluğum nedeniyle cevap vermeyi unuttum. Her ne kadar iki kelime aynı gibi görünse de yobaz/yobaz aslında birbirlerinden küçük nüanslarla farklılık göstermektedir. Toplumda sıklıkla dini konularda kullanılsa da aslında dinle ilgili değil inançla ilgilidir. Din sonuçta bir yaratıcıya ya da düzen sağlayıcıya tapınma iken, imanın böyle bir Tanrı’ya ihtiyacı yoktur. Bahsettiğim grup laikliğe inanan ve inançlarında bağnaz olan bir grup. Yani bu kitlenin haklı ya da haksız olduğunu asla kanıtlayamazsınız. Üstelik inandıkları laiklik gerçek anlamda laik değildir. Çünkü laiklik adı altında dini inançlarını uygulayan insanları kısıtlayacak bir sosyal yaşam kurmak istiyorlar.
Sorular:
Neden laik bir dinden bahsediyorsunuz?
“Laiklik” din ile devletin ayrılması ilkesi anlamına gelir. (“Laiklik” terimi sıklıkla aynı anlamda kullanılmaktadır.) Bu nedenle devlet kurumları dinden etkilenmemeli ve dini konularda tamamen tarafsız olmalıdır.
Hangi dinleyici kitlesinin haklı ya da haksız olduğunu kendi yargınızla kanıtlayabilirsiniz?
Herhangi bir şeye inandığımı neden biliyorsun?
Sosyal bir yaşam kurma konusunda kimin mutlak yetkiye sahip olduğunu neden biliyorsunuz?
Hangi insanların dini inançlarını mutlak gerçeğin kisvesi altında saklamak istediğini neden biliyorsunuz?
Siz insanlar neden her şeyi daha iyi bilmek istiyorsunuz?
herşeyin gönlünüzce olması dileğiyle
Saygılarımla
Hans Gamma
Sanırım farklı dillerde translete yoluyla iletişim kurmaya çalıştığımız için birbirimizi çok doğru anlayamıyoruz.
İyi günler,
Teklifiniz
Farklı dillere çeviri yoluyla iletişim kurmaya çalıştığımız için birbirimizi pek iyi anlayamadığımızı düşünüyorum.
Cevap:
seni gayet iyi anladım
Saygılarımla
Hans Gamma
İyiymiş.1968 yılında çekilen filmin serisini izlemiştim. 3 taneydi.