Rahmet Okuduğumuz İnsanlar “Alev Alatlı”
3 Şubat 2024Kürt İşçiler ve Irkçılık
20 Ağustos 2024İnterneti aktif olarak kullanmaya başladığım zamandan beri. Yani internette kraloyun.com’u bulmamı sağlayan google.com ve kraloyun.com sitelerinden başka işe yarar internet sitelerinin olduğunu öğrendiğim günden beri aktif olarak gördüğüm bir reklam var. “Kutsal Kitap” reklamı. Küçükken Hristiyanlık propagandası olarak gördüğüm için çekindiğim bu reklamlar son günlerde tekrar sık sık gözümün önüne gelmesinden dolayı artık bir bakayım şuna dediğim hal aldı. O gün bugündür artık reklamını görmüyorum. Dijital pazarlama ekibinde çalışan arkadaşları bu konuda tebrik etmek isterim. Eğer hedef kitle çalışmaları gerçekten bende olduğu gibiyse harika bir iş başarıyorlar. Peki sadece dijital pazarlama ekibi mi? Hayır, tüm ekip gerçekten vizyonları ve misyonları doğrultusunda bende hayranlık uyandıracak şekilde başarılı çalışıyorlar. Aşırı takdir ettim ve bir Müslüman olarak yaptıkları çalışmalara aşırı özendim. Neden? Açıklayacağım ancak en baştan hikayemi anlatmak istiyorum.
Dediğim gibi interneti aklım başımda kullanmaya başladığım zamandan beri aktif olarak reklamlarını görüyordum. Ancak gördüğüm tek şey şuydu; bir Hristiyanlık propagandası, ücretsiz kitap veriyorlar. Eee peki sizi daha fazla nasıl tanıyabilirim? Bir lideriniz, önderiniz, vaiziniz yok mu? Reklamların bana verdiği alan içinde hayır öyle bir durum söz konusu değil. Reklamında esasen vaat ettiği çok büyük bir bilgi yok. Bir form dolduruyoruz, kargoyla birkaç kitap geliyor… Fakat? Tahmin ettiğim kadarıyla iş burada çözülüyor. Kargoyla gelen bir İncil, İncilin yanında bir kaç kitapçık ve anket. Bu anket doldurulup geri gönderiliyor (ben doldurmaya üşendim) tekrardan yeni kitapçıkların size geleceği söyleniyor. Yani buradan anladığım kadarıyla bizi bir level karşılıyor. Yani sizi soru- cevap yoluyla meraklarınızı gidere gidere çemberin içine doğru çekerek Hristiyanlığa davet ediyorlar. Açıkçası mükemmel bir strateji ve mükemmel bir işleyiş. Özendiğim kısımlardan biri işte bu strateji. Diğeri ise kurumsal yapı.
Kitabı Mukaddes tebliğ çalışmalarını bir şirket olarak gerçekleştiriyor. Kendilerine Kitabı Mukaddes Şirketi diye hitap ediyorlar. Hatta internet sitelerinde hakkımızda sayfasını okuduğumuzda “Kitab-ı Mukaddes Şirketleri bugün dünya üzerinde 204 farklı ülkede faaliyet göstermektedir.” olarak görüyoruz. Biz Müslümanlarda genelde bu tarikatlar, cemaatler ve bu toplulukların bağlı olduğu vakıf ve dernekler vardır. Bunlar üzerinden bu çalışmalarını yürütürler. Ama şimdiye kadar hiçbir Müslüman topluluğun böyle şirketleşerek kurumsal bir şekilde tebliğ çalışması yaptığına şahit olmadım. Gerçekten ilginç bir yaklaşım ve işleyiş olaraktan harika bir çalışma azmi. Düşünüyorum senelerdir bu reklamları görüyorum (başvuru yaptıktan sonra bir daha görmedim.) senelerdir benim için bir bütçe harcıyorlar yani. Bu bütçe dışında birde kargo, kitap basımı vs. giderleri var. Eee birde tahminim üzerine burası bir şirket olduğu için gönüllü değil, sigortalı çalışanları var. Yanii böylede büyük bir gider var. Yani ortada tıkır tıkır işleyen ciddi bir organizasyonel yapı var. Bunu gerçekten takdir ediyorum ve kıskanıyorum.
Düşünsenize Müslümansınız, Müslüman kişiliğinizden etkilenen bir çok insan var. Onlara yol gösteriyor ve gayri Müslümlere ulaşarak onları Müslüman ediyorsunuz. Fakat diyanetin vaizcilerinden biri değilsiniz. Hayatınızı idame ettirmek için para kazanmak zorundasınız ve bu yüzden tebliğ çalışmalarınız aksamakta. Fakat sonra biri geliyor diyor ki; gel benim şirketimde çalış, hayatını idame ettirmek gibi bir derdin olmayacak sana maaş bağlayacağım, senden tek isteğim insanlara İslam’ı tebliğ etmeye devam et. Üstelik bu kadar da değil, ayrıca birde sana bütçe ve imkan sağlıyor.
Ayrıca ben bu yazıyı normalde 2-3 ay önce yazmam gerekirdi fakat yazmayı unuttum, hatırlamama sebep olan olay ise Kitabı Mukaddes Şirketinden birinin bana kitapçıkları okuyup, okumadığımı sorması ile hatırladım. Evet kitapçıkları okudum, okumadığım tek İncil kaldı. Fakat okuduğumda anlayabileceğim konusunda endişelerim var. Çünkü aynısı Kur’an’da da olmuştu. Bir kutsal kitabı tek başına okumak benim için asla anlamlı olmuyor. Konunun bütününü göremiyorum. Fakat müsait bir zamanda İncil’i de okuyacağım.
Şimdi ise yavaştan konunun akılda bıraktığı problemlere gelelim. Öncelikle bana gelen kitapçıkların içinde farklı farklı yerlerde İncil, Tevrat, Kutsal Kitap ve Kitabı Mukaddes bahisleri geçiyor. Bir noktada Kitabı Mukaddes derken aslında İncil’den bahsettiklerini düşünüyorum, sonra bir bakıyorum ki hayır sanırım Kitabı Mukaddes galiba Tevrat’ın diğer adı. Bu konularda bir muğlaklık var. Belki benim anlama yetimin düşüklüğüdür. Olabilir çünkü son yıllarda Türkçe dizileri filmleri bile izlerken altyazılı izliyorum. Beynim konuşmaları bazen idrak edemiyor yetişemiyorum. Fakat Kitabı Mukaddes muğlaklığını internette araştırarak çözdüm. Kitabı Mukaddes Şirketi aslında Tevrat ve İncil’i birleştirerek Kitabı Mukaddes adında bir kitap yazmışlar. İlginç bir yaklaşım. Peki madem kutsal kitaplardan alıntı yapıyorlar, madem İbrani dinlerin yaratıcısının dünyaya gönderdiği kitaplardan alıntı yapıyorlar neden Kur’an’ı, İncil ve Tevrat’ın dışında bırakıyorlar? Bu misyonerlik çalışmaları açısından organizasyonel yapısı hakkındaki merakım.
Bana gelen 3 kitapçık arasında İskender CEDİD’in Tevrat ve İncil’in Değişmezliği isimli bir kitapçık mevcut. Bu kitapçıkta İncil’in ve Tevrat’ın değiştirilmediğinin felsefi ve arkeolojik olarak kanıtlarını sunmuşlar. Elbette akla yatan bilgiler veriliyor fakat bunların doğruluğunu test edecek bilgi ve birikimine sahip olan biri değilim. Hatta bu konular peygamberlerin ve kutsal kitaplarda yazan meydana gelmiş olayların doğruluğunun ispatı için harika bir kaynak. Çünkü çoğu inanan kişiye bu tarihsel olayların gerçekliği hakkında yaklaşıldığında kafalar karışıyor. Böyle bir altyapı hazırlamaları insanların inançlarını sağlamlaştırır. Fakat bu konuyu açmamın sebebi bir önceki paragrafta belirttiğim merakım Kur’an’ın dışlanmasıyla ilgili. İncil’in ve Tevrat’ın değiştirilmediğini Kur’an da geçen Yunus suresinin 94. ayetini kanıt olarak gösteriyorsun ve Kur’an öğretisini Kitabı Mukaddes’in dışında tutup, merkezine İncil ve Tevrat’ı koyuyorsun. Sanki Allah insanoğluna nizam getirmesi için son kitabı olan Kur’an’ı göndermemiş gibi. Allah’ın buyruklarını hiçe sayıyorsun. Bu bende şöyle bir algı oluşturuyor; iman etmek ve inanç mutlak bağlılık getirir. Kanıtlamak ispat etmek inanç değil, delille ortaya çıkmak gerçek bilgidir. Biz Allah’ın varlığı felsefi olarak kendimize ispat etmiş olsakta onun varlığına iman ederiz, inanırız. Menfaat ve çıkarlar işin içine girdiğinde şartlar ortaya çıkar. Yani Allah’ın gönderdiği kitapların arasında ayrım yapıp işine geleni seçmenin inanç ve imanın ötesinde bir sebebi olduğunu düşündürdü. Bu da tabii ki bir çifte standartçılık meydana getiriyor.
Daha bahsetmek istediğim çok konu var, fakat okuduklarımın üzerinden çok vakit geçtiği için aklımda kalmış değiller. Sadece 2 konudan daha bahsedip yazımı bitireceğim. Gerçi birini yine bir önceki paragrafta merak ettiğim konuya bağlayacağım. Neyse birincisi son günlerde aklımı kurcalayan bir konu. İsrailoğullarının üstünlüğü. Bildiklerimi ve kitapçıklarda okuduklarımı karşılaştırdığımda şöyle bir sonuca varıyorum; Allah Tevrat ile İsrailoğullarını üstün kavim kılıyor, İncil ile diğer kavimleri İsrailoğullarını koruması, uyarması ve gözetmesi için yarattığını söylüyor (Bunu okuduğumda gerçekten çok ağrıma gitti. Çünkü sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed bir hadisinde “Arabın Aceme, Acemin Araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.” derken iman ettiğimiz Allah’ımız kelamında “Allah katında sizin en üstününüz en takvalı olanınızdır.” diyor. Yani bir yerde beni bu kavmi uyarmam için yaratmışken, benim uyardığım kavim takvada benden üstün olabilir mi, oluyorsa ben niye uyarıyorum?) Kur’an’da ise Allah israiloğulları için diyor ki; “biz sizi bir zamanlar üstün kılmıştık.” yani artık üstün değilsiniz der gibi. Tamam hadi diyelim ki burada çeviri hatası var ve Kur’an da İsrailoğullarının üstün kavim olduklarını kabul ediyor. Peki Kitabı Mukaddes neden ondan önce gelen kitapları tasdik etmek için gelen Kur’an’ı Kerim’i kendi felsefesi dışında tutuyor ve bizi dinimiz dışında kendi öğretisine davet ediyor?
Bahsetmek istediğim ikinci konu ise çocukluğumdan kalma ilk öğrendiğim komplo teorilerinden biri ile ilgili. Gerçek İncil bulunmuş, Hristiyanlar bunu saklıyormuş ve bu İncil her şeyi değiştirecekmiş komplosu. Yani Barnaba İncil’i… Yine gelen kitapçıklardan biri, İskender CEDİD’in yazdığı Barnaba İncili ve Gerçekler başlıklı kitapçık. Bu kitapçıkta yazana göre Barnaba İncilini Müslümanlar yazmış. Olabilir mi? Olabilir. Bahsettiklerine göre de olmuş bile! Hani böyle bir şeyin olma ihtimali komik, eğer bu gerçekse daha komik. Düşünebiliyor musunuz, Müslümanların Hristiyanlara attığı bu tarihi çalımı! İşin en komik ve üzücü yanı ise Hristiyanların buna inanması! Sanırım bizim çocukluğumuzdan beri İncil değiştirilmiş, kendi çıkarları doğrultusunda hizmete evrilmiş gibi telkinler duyduk, Hristiyanların yaptığı zulümleri bilime karşı engellemelerini tarih kitaplarında okuduk. Böyle bir inanmış toplum var ve “Allah son peygamber olarak Hz. Muhammed’i, son kitap olaraktan Kur’an-ı Kerim’i gönderdi. Bu yeni dine İslam diyoruz ve İslam Tevrat’ı, Zebur’u İncil’i ve sizin inandığınız tüm peygamberleri kabul ediyor. Allah bu kitabında diğer kitaplarını tasdik ettiğini söylüyor diyor” bu toplum ise Allah’ın kelamını değil, bir Müslümanın yazdığı çakma incili okuyup kabul edip Müslüman oluyor! Ne bileyim Hristiyanlık bu şekilde bana çok büyük bir problem olarak geldi. Bu problemlerle Kitabı Mukaddesi kabul etmek bir yana, Allah’ın bana verdiğini söylediği 3 kitap ve son olarak onları tasdik eden Kur’an varken neden eski ve yeni ahit ile sınırlı kalayım bilemedim. Yani bu okyanusun dibine sınırsız bir şekilde tüplü dalış yapmak varken havuzda yüzmeyi tercih etmek gibi bir şey. Ki ben tüplü dalış yapmayı asla başka bir şeye tercih etmem.
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
1 Comment
Allah’la konuş
ve o sana veriyor
Tüm sorularınıza yanıt