Bir önceki yazımda Nargile’nin Tarihi Serüveninden bahsetmiştim. Nargile’nin aslında Amerika yerlilerinden mi yoksa Hintlilerden mi çıktığı netleşmiş değildi, nargile içmenin bir raconu ve adabı olduğundan bahsetmiştim. Şimdi ise nargilenin çalışma şekli, yapısı ve tasarımı hakkında biraz yazayım istedim. Günümüzde modern halini almış nargile takımının yapısından, parçalarından bahsederek direkt konuya girelim istiyorum. Belki bir sonraki yazıda da Hintlilerde nargilenin tasarımı ve yapısı, Amerikan yerlilerinde nargilenin tasarımı ve yapısını ele alalım. İnternet’te bu konuda çok kaynak yok ancak yazmaya başladım. Araştırıp, buldukça yazmaya devam edeceğim.
Nargile temel olarak 4 bölümden oluşur: (Buralarıda hep Wikipedia‘dan kopyaladım.)
İçici marpuçtan nefes aldığında oluşan basınç farkıyla hava sırayla közden, sonra ısınarak lüledeki gözeneklerden geçer. Sıcak hava ile ısıtılan tömbekinin dumanı karışarak suyun içinden geçer, bu esnada soğur. Daha sonra hava marpuçtan içiciye ulaşır. Nargile içerisinde bulunan su dumanı soğutmanın yanı sıra içindeki katranı da bir miktar süzer. Nargile ile tütün içmenin, sigara şeklinde tütün içmekten farkı; nargilede çekilen tütün dumanı sudan geçerken barındırdığı ısı suyu bir miktar buharlaştırır.
Şimdi ise bahsetmek istediğim şey bilimin çok yardımcı olmadığı zamanlarda bir yerlerden uydurulmuş bir laf… Abdul Qadir Al-Gilani’nin soyundan Hakim Abul Fateh Gilani Doğu’da nargilenin mucidi kabul edilmektedir. Ve bu abimize göre; Duman önce zararsız hale gelmesi için bir su kabından geçmelidir. Tam olarak bu noktada Abul Fateh Gilani abimize orta parmak göstermek istiyorum. Çünkü günümüzde deneylerle, verilerle konuşulan tek bir şey var; nargile, sigaradan daha zararlı ve duman değil su kabından, ab-ı hayattan bile geçse zehirli!
2 Comments
Tanıtım, hiç tanımayanın anlayacağı kadar şahane,
Teşekkürler