Malezya’da yaşayan İranlı fotoğrafçı Nafise Motlaq, çevresindeki insanların anavatanı hakkındaki söylemlerini duydukça oradaki insanların hayat rutinlerini aktarmaya karar vermiş. Küresel basının aktardığı İran portresinin ve toplum üzerindeki önyargıdan rahatsız olarak baba ve kızlarının göründüğü gibi olmadığını açıklamaya çalışmış. Bu açıklama yöntemi de aslında İran’daki sosyal hayattan da bizlere önemli ipuçları vermekte.
İran erkeklerinin hepsinin aynı olmadığını ve dünyanın her yerindeki gibi İran’da da farklı sosyal sınıflarda farklı aile yapılarının bulunduğunu özellikle belirtiyor. Hakim medya organlarının aksine İran’da pek çok başarılı kadın bulunuyor. Akademik, iş hayatı, sanat, bilim ve endüstri gibi alanlarda saygın konumda bulunan kadınları örnek gösteriyor Motlaq.
Bilgi eksikliğinden doğan önyargıları kırmak için yaptığı bu fotoğraf çalışmasında İran’ın tek bir yüzü olmadığını gösteriyor.
Fatemeh’ın babası ofis çalışanı. “O iyi bir baba. Daha ne söyleyebilirim bilmiyorum.”
Shadi’nin babası işadamı. “Onun içinde inatçı bir çocuk var. İletişim kurarken bunu unutmamak gerekiyor.”
Mahsa’nın babası gazi. “O benim kahramanım. Keşke eskiden olduğu gibi umut dolu ve mutlu birisi olsaydı.”
Katayoon’nun babası ordudan emekli. “Arkadaşlarım, babamın beni çok önemsediğini söylüyor. Fakat hayatımda beni en çok destekleyen kişi de babam.”
Fatemeh’in babası müezzin. “İnsanlar babam din adamı olduğu için benim özgür olmadığımı söylüyor. Ancak bu doğru değil. 15 yaşımdayken Ulusal Kitap Fuarı’na arkadaşlarımla birlikte gitmeme izin verdi.”
Shima ve Lina’nın babası proje müdürü. “Babamız Avrupa’da eğitim aldı. Bu nedenle bize de Batı ülkelerindeki gençlerin sahip olduğu özgürlüğü verdi.”
Zahra’nın babası işsiz. “Onun hakkında ne söyleyebileceğimi bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum.”
Arezoo’nun babası halı satıcısı. “O çok eğlenceli birisi. Aile toplantılarında ve şakalarıyla beni sürekli güldürüyor.”
Zahra’nın babası çiftçi. “O çok çalışıyor. Gerçekten çok çalışıyor.”
3 Comments
Aşıklar ve hüzünler diyarı gibi aklımda okuduğum kitaplardan ve izlediğim filmlerden yola çıkarsak. Bir kere duyulan söylev çoğu zaman yapışıp kalıyor o ülkenin kaderine. Ben genellemelerden hep kaçınmışımdır. Kültürünü yakinen merak ettiğim bir ülke belirteyim. Mecid Mecidi en başarılı senarist ve yönetmenlerinden o İran gerçeğini çok güzel anlatmıştır. Bir de zamanında Ahmedinejat vardı devlet lideri onu da takip ederdim, hiç unutmam başkan bush ‘u mektup yazarak amerikan halkına şikayet etmişti. İran bakılmaya değer bir tarihtir bence.
Pers imparatorluğu gibi bir köklü bir imparatorluğun devamı olduğunu kabul edersek bakmadan geçmek İran’a hakaret olur. Ayrıca sizin bahsettiklerinize ek olarak zamanında dolar’a yapmış olduğu ekonomik saldırılar da takdire şayan.
Evet Pers imparatorluğu, son okuduğum kitap Bostan Şirazi’nin fazlaca bahsettiği edebi diyar..