Donakalmış Zaman – René Magritte
26 Haziran 2020Platon – Devlet (Topluluklarda Bireylerin Davranışları)
3 Temmuz 2020Sokrates’in öğrencilerinden biri olan Platon’un, Sokrates’in sohbetlerinden derlediği kitaplarından biri olan Devlet’i Hasan Ali Yücel Klasikler serisinden dilimize tercümesini okumaya başladım. Tekrar okuma alışkanlığı kazanmak için az az ama istikrarlı bir şekilde okumaya çalışıyorum ve okurken edindiğim fikirleride yazmak istiyorum ki, okumak için kendimi teşvik edeyim. Lafı uzatıyorum kusura bakmayın. 1. Kitapta bahsi geçen konular hakkında yazmak ve tartışmak istiyorum. Eğer bu yazacağım konularda yorum yaparak fikirlerinizi iletirseniz çok memnun olurum.
Öncelikle kitaba başladığımız gibi devlet nedir, ne değildir, nasıl yönetilir gibi soruların cevaplarını bu kitapta, en azından birinci kitapta aranmadığını görüyoruz. 1. Kitapta irdelenmeye çalışılan konu doğruluk, iyilik, kötülük gibi olguların gerçek anlamlarının ne olduğu. Ve bu olgulardan yola çıkarak siyasetin içinde yönetici olanın kim olması gerektiği konusunda ufak bir tavsiye mevcut. Size şunu sormak istiyorum; doğruluk nedir? Sokrates, sohbet ettiği daha doğrusu benim tabirimle demogoji yaptğı arkadaşlarıyla doğruluğun ne olduğu konusunda net bir cevabın olmadığını görüyoruz. Sokrates’te bu konuda bir cevap verecek gibi olmuş olsada o cevaptan önceki açıklamalarında aslında kendi tezininde çürütüldüğü aşikar. Fakat şunu gerçekten bir düşünün; gerçek doğruluk nedir?
Yönetici kim olmalıdır? Doğru olan mı, işini iyi yapan mı, sadece iyi olan mı? Bu seçeneklerden birini seçmek için ilk önce bu olguların açıklamalarını yapmak gerekir. Diyelim ki doğru, yalan söylemeyen, hak yemeyen kişidir. Sizce ülke yönetmek için yeterlimidir? Ülke yönetme konusunda kitleleri yönlendirmek ve kitlelerin kendi iyiliği, devletin beka’sı için gerekli olduğunu tarihimizden gördük. Fakat yalan söyleyen kişi doğrucu bir kişi değildir. O zaman yönetici kim doğru olan kişi olamaz diyebilir miyiz? Bunu diyemeyiz çünkü daha doğrunun tanımını net bir şekilde yapamadık. O zaman bunu yarıda bırakalım ve işini iyi yapan seçeneğine geçelim. Peki yönetici olacak kişi işini iyi yapan kişimi olmalıdır? Biliyorsunuz ki Atatürk’ün “Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır!” diye bir sözü var. Gerçek bir vatan sevgisi bunu gerektirir çünkü işini iyi yapmak sadece kişisel çıkarlarımız ve menfaatlerimiz adına değil, ülkemizin yararınadırda. Çünkü ülkeleri oluşturan milletlerin en ufak yapı taşı bireydir. Ve biz birey olarak elimizden gelenin en iyisini yaparsak, bütüne bakıldığında ülkece en iyiyi yapmış oluruz. Fakat en iyi yapmak için fikirler çalabiliriz, insanların haklarını yiyebiliriz, rakiplerimizi geçmek için zorbalıklara başvurabiliriz. Bu saydıklarım mutlu ve huzurlu bir toplumun var olmasına engel eylemler diyebiliriz. O zaman yönetici olmak için işini iyi yapan olmakta yeterli değildir. Peki iyi olan, yönetici olmak için uygun kişi midir? İyi olanda insanlara iyi görünmek için yalan söyleyebileceği, doğruları çarpıtabileceği ve üstelik işini hakkını vererek yapamayacağından yönetici olmak için uygun kişi değildir. Sokrates böyle düşünmektedir ve bu 3 olgununda sadece bir kişi üzerinde toplanabileceği hakkında bir ihtimal söz konusu bile olmadığını savunur. Ben buna katılmıyorum. Ki yine Platon tarafından yazılan ve Sokrates’in diyaloglarıyla oluşmuş bir kitap olan Sokrates’in savunması kitabında da Sokrates bu fikrini aslında çürütür. Sokrates’in diyaloglarından yaptığım çıkarımlara göre ve kendisine bu konuda çok hak veriyorum. İnsanın kazanmış olduğu hiç bir olgu net değildir. Kimse tamamen doğru, tamamen dürüst, tamamen iyi değildir. Mutlak bir cevap yoktur. İşte Sokrates ölüme giderken yaptığı savunmada bundan bahsederken, yöneticinin sahip olması gereken olgular hakkında da net bir şey söylemesi, kendisi ile çelişmesidir.
Fakat Sokrates birde şunu savunur. Yönetici olacak kişi, yönetici olduğu için ödül alacak kişi olmamalıdır. Burada bahsi geçen ödül, yönetici olduğu için kişinin egolarının okşanması, bir takım ticari ve sosyal üstünlük sağlamasıdır. Günümüz siyasetini takip ederseniz bu konunun ne demek olduğunu anlayacaksınızdır. Yinede anlamayanlar için küçük bir ipucu vermek istiyorum; Bknz. seçilmiş kişilerin sürekli yanında dolaşan iş adamları. Bu tarz rant ve zorbalıkları ortadan kaldırmak için yöneticinin ödül alacak kişi değil, ceza almaktan kaçacak kişi olması gerektiğini savunur. Çünkü yönetici olan kişi ister istemez bu tarz rant ve rüşvet olaylarına karışacağı için bu tarz dedikodulara karışmak istemeyen erdemli insanlar yönetimden uzak kalacaktır. Bu erdemli kişilerin yönetimden uzak kaldığı için ceza alması gerekmektedir. Bu sayede böyle hassasiyete sahip olan kişiler ceza almamak için yönetime dahil olacaklardır. Bu kişiler yöneticisi olduğu topluluğun haklarını savunur ve onların mutlululuğu için çıkarsız olarak hizmet vereceği tezini ortaya atar Sokrates ama bu tezi ortaya atarken bu kişilerin ceza alması için nasıl bir yöntem yada bu kişilerin tespiti için nasıl bir yöntem izlenmesi konusunda hiç bir şey söylemez.
Açıkçası Sokrates’in yönetici kim olmalıdır sorusuna cevap ararken ortaya atmış olduğu bu tez benimde hoşuma gitti. Fakat bu kişilerin tespiti için nasıl bir yöntem izlenmesi geretiği konusu büyük bir muamma…
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.