İzledim: Otomatik Portakal Tiyatro Oyunu
10 Aralık 2023Daldım: Sharm El Sheikh – 1. Gün Ras Umm Sid’de Tüplü Dalış
19 Aralık 2023Ölümlü Dünya 2 yazısında da bahsettiğim üzere pazartesi gününe ait mükemmel bir planım vardı, aylar öncesinden büyük hayallerle ve umutlarla beklerken yaşadığım bu küfür şoku beni mahvetti. Ölümlü Dünya 2 bir yerden, Otomatik Portakal bir yerden. Gerçekten kendimi sorguladım. Noluyoruz ya ne bu dedim. Bir yerde o sahnede de olmasa olurmuş diyebileceğim küfürler, diğer yerde aşırı sert, insanı şok geçirten, henüz o şoku atamamışken laubali bir küfür ve onu betimleyen hareketlerin iğrençliği ile yüzyüze geldim. Hayatımın en güzel günlerinden birisinin olacağı günü aklımda hep bu kadar küfür gerçekten gerekiyormuydu, sanatın toplum üzerinde bir sorumluluğu olmalı mı ve bunu insanlara sağlamalı mı diye düşündüm durdum.
Özgürlük İçin Küfür Etmeyi Savunmak
Belirli bir konuda uzmanlğım yok, bu böyle olmalı, şu böyledir, toplum bu şekilde vb. çıkarımlarım ya da fikirlerim elbette kaale alınmaz. Toplumu nasıl inceleyeceğimi de bilmem ancak etrafımda gördüğüm ya da maruz kaldığım sosyal eylemlere karşı bir duruşum elbette var. Bu yüzden fikirlerimde kendimi haklı bulamam fakat bunun muhasebesini yaparken görüyorum ki toplumda özellikle bizden sonraki kuşakta ve onlara hizmet edenlerde yani onlar üzerinden para kazanan ve onlara ait olanlarda kendilerini serbest kılma ve özgürlükçü görünme gibi bir durum söz konusu. Küfür ettiklerinde, hakaret ettiklerinde kendilerini özgür ve daha serbest zannediyorlar ve bundan keyif alıyorlar. Toplum içinde küfür edilmez, küfrün belirli bir rajonu vardır gibi uyarılar yapıldığında hemen bir antitez üretip kendilerini haklı buluyorlar. Böyle bir kitle var.
Küfrü savunan ve ona karşı çıkan bir kitle. Şu anda Ölümlü Dünya 2 filmi kötü olmasından dolayı filmi savunmak yerine filmin küfrünü savunan bir kitle var. Yazdıkları yazılarda, paylaşımlarında amaçları film hakkında bir fikir belirtmek olmadığını görüyorum. Sadece filmdeki küfrü savunuyorlar. Fakat filmdeki Mermer ailesinin yapısı gerçekten bu küfürlere uygun mu? Yani filmin doğal akışına uygun mu? Bazı sahnelerde elbette o küfür orada olmalı ama bazıları gerçekten çok gereksiz durmuyor mu bunu diyecek cesarete ve toplum bilincine sahip aktivist yok mu?
Küfrün Yeri
Mesela Cinayet Süsü filminde hatırlıyorum beğenmeyenlerle konuştuğum zaman nesini beğenmedin, işte filmde böyle şeyler anlatılıyor, senin o söylediklerin aslında şöyle bir geyik vs. diye filmi savunduğum çok oldu. Hatta Cinayet Süsü’nde “S** beni ya” diye bir sahne var. İzlerken gülmekten yerlere yattığım bir sahne, hatta aklıma sorgu sahnesi de geldi. Kadın Facebook şifresini vermek istemiyor da orada kadına çok ağır küfürler ediliyor. İşte bahsettiğim şey bu. Hayatın akışında ve karakter özelliklerinde yatıyor bu. Mesela o sahneler onu kaldırıyor evet çünkü polissin erkek egemen bir meslek, şiddetin ve küfrün olduğu bir ortam. Hani bu normal. Ama Mermer ailesi iyi aile terbiyesi almış, babalarına ve birbirlerine saygılı bir aile. Yani bunu ilk filmde görüyoruz. Aralarında kadın var diye küfür ettiklerinde, birbirlerini uyaran bir aileydi.
Küfrün Rajonu
Otomatik Portakalda ise durum biraz daha farklı. Kitabını okurken ilk şok olduğumu hatırlıyorum. Argo kullanımı, yaşanan olaylar biraz ağır gelmişti. Kitabı özellikle kız arkadaşıma önerirken bundan dolayı çekinmiştim. Çünkü küfür ve ahlaksızlığın bir rajonu vardır. Değer verdiklerinizi, korumak istediklerinizi böyle şeylere ulaştırmak istemezsiniz. Fakat bu edebi bir konu olduğu için, evet o argoların orada gerekli olduğu için bu tavsiyeyi yapmıştım. Kitabın filminde ise bu küfürler, ahlaksızlıklar öyle bir noktaya gelmişti ki film kendi içindeki sistemini haksız çıkarıyordu. Erdal Beşikçioğlu’nun sahneye taşıdığı bu tiyatro oyun ise filmden biraz daha iyi, kitaptan baya beterdi diyebilrim. Küfürler şok etkisi yaratıyordu, kareografiler bu kadarına da gerek varmıydı dedirtiyor. Bunu çok sorguluyorum. Evet büyük bir şok etkisi yaratmak gerekiyor, ki yaratıyorda. Ama bunun tersi olarakta bir mesaj vermek zorunluluğu yok mu sanatın?
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.