İzledim: Halloween Ends “Cadılar Bayramı Sona Eriyor”
15 Ekim 2022İzledim: Thirteen Lives (13 Yaşam Filmi)
5 Kasım 202222 Eylül 2022’den bir anıyı şimdi yazacağım. Yıllık iznimin ilk dalışını Kaş’ta dalarak geçirdim. Biraderle yaptığımız ilk sportif dalış olma özelliğini taşıması bir yana, o’nun kendi konforlu alanından çıkıp başka bir teknede dalış yapması bambaşka bir yana. Furkan abim, Fethiye’de eğitim aldığımız Doğadayız Dalış Merkezi’nin teknesinde dalış yapmaya devam ediyor. Bu yüzden başka bir teknede dalış yapmak onun için Saray erkanından ayrılarak, ayak takımı arasında dalışa gelmiş gibi hissettirdiğini gözlerinden gördüm… Tabii Fethiye’de teknelerde her şey hazır, ekipmanı kuşan hop suya atla. Ama burada önce bir ekipmanını diz… Bilmediğinden ya da çok zor olmasından değil ama İnsan yabancısı olunca bir garipsiyor. Neyse… Abimin bu halini görünce duygulandım ve dedim ki; çok çabuk büyüyorlar be…
Neden Kaş ve Neden SubAqua Dalış Merkezi?
Türkiye’de dalışçılar kendi arasında Kaş için dalıcıların Kâbe’si diyorlarmış, iyi madem bizde hacı olalım dedik. Gerçekten Kaş dalış rotası olarak oldukça zengin ve dalış teknesi olarakta oldukça kalabalık. Türlü türlü tekneler var. Dalıcı sirkülasyonu çok fazla. Bazıları kocaman, bazıları ise ufacık tefecik çok ponçik. Başka bir zaman bu ufak tekenelerden birine sırf eğlence olsun diye dalışa gitmek istiyorum. Çünkü o ufacık tekneler, kocaman dalgalarla boğuşurken içeride olmak çok eğlenceli olacakmış gibi hissettiriyor. Bu dalışta gittiğimiz tekneyi bize, eğitim aldığımız Can hoca tavsiye etti. Tekne ve ekipman temizliği üst düzey, personel olarakta herkesin pir dediği Oray ERCAN hocanın ekibi. Oray hoca hakkında çok fazla güzel anı, hikaye ve tavsiye duyduk. Bu yüzden Kaş’taki dalış teknemiz SubAqua Dalış Merkezi oldu. Duyduklarımızında karşılığını aldık.
SubAqua Dalış Merkezi
Tavsiye üzerine gittiğimiz bu dalış merkezi gerçekten tavsiyenin hakkını veriyor. 15. ve 16. dalışımı gerçekleştirdiğim bu tekne farklı dalış yaptığım 4. tekne oldu. Diğerlerine farklı olarak gözlemlediğim ilk detay tekneye terliksiz almamaları. Bu biraz garip hissettirdi ama gün sonunda her şeyi gözlemleyip büyük resmi gördüm… Diğer dalış yaptığım teknelerden farklı olarak dalış öncesi brifingi verilirken bir harita çıktı ortaya. Rotamız, tahmini dalış süremiz vb. tüm bilgiler bize bu harita üzerinde anlatıldı. Daha yolun çok başındayım ama bu harita olayı şuana kadar yaptığım dalışlarda bir türlü tayin edemediğim yönümü tayin etmekte çok işe yaradı. Dalışlarda Rehberimizin kolundaki aynadan sürekli bizi izlemesi çok profesyonel izlenim sağladı. Ekipmanların tertip ve düzeni, ulaşılabilir olması ve temiz hissettirmeside ekstraydı. Şunun altını çizmek istiyorum. Hani ekipmanlar zaten temiz duruyor ancak birde temiz hissettiriyor. Ev temizliği yapanlar bu duyguyu bilir. Bu yönlerden çok başarılı bir dalış teknesi…
Dalış Rotamız: Neptün Reefleri
SubAqua Dalış Merkezinde Neptün Reefleri ve Güvercin Ada’da bulunan Tank Batığında dalış yaptık.İlk dalışımız Neptün Reefleri 46 dakikalık ve 30-32 metre derinliğinde geçti. 200 bar ile girip 70 bar ile çıkış yaptım. Su altı zenginliği üst düzeydi. Canlı popülasyonu oldukça fazla. Ayrıca Reef etrafında kayalar ile tümleşmiş ikinci ve üçüncü yüzyıllardan kalma amfora parçaları vardı. Neptün Reffleri rotasındaki dalış şuana kadar yaptığım dalışlar arasında ilk beşe girerdi sanırım (Bu 15. dalışımdı ve her dalışım bir öncekinde daha güzel oluyor.) sebebi ise daldığımız ekipte herkes aynı seviyedeydi, kimse kimseyi dalış boyunca rahatsız etmedi, Furkan abimle beraber ilk sportif dalışımızdı ve bence uyumlu olduk. Bu sebeplerden dolayı çok rahat ve konforlu bir dalış gerçekleştirdim.
Neptün Reefleri Galeri
Dalış Rotamız: Tank Batığı
İkinci dalışım Güvercin Ada’daki Tank Batığı oldu. Bu dalış rotamız maalesef ilk dalışta aldığımız lezzeti vermedi. Tank Batığı rotasında, Neptün rotasında gördüğümüz kadar Amfora görmek mümkün, hatta ekstra bir detay daha var.Tank Batığına giderken bu amfora parçalarının etiketlendirilmiş olduklarını gördük. Neptün rotasındakilerde etiket görmemiştim. Bir nevi su altı müzesi gibi bir şeydi, tek eksiği tanıtım kartları olmaması. Bunun dışında Tank Batığına ilerlerken su altı canlılığı yine yüksekti. Batığa geldiğimizde ise, ilk defa su altı batığı ile karşılaşmamdan dolayı ilk başta biraz şaşkınlık yaşadım. Su altında görüş mesafesi su üzerindeki gibi değil. Tank’a yaklaştıkça yavaş yavaş belli oluyor. Sanki sislerin içerisinden çıkan, çok tahlikeli bir canavarın acınacak haldeki cesedi gibi orada sizi bekliyor. Gerçek hayatta tank gördüm. Heybetli ve kasvetlidir. Duruşundan güven verir. Yanına gidip onu incelemek istediğinizde kafanızı kaldırmanız gerekir ama su altında bu kasvetli demir yığını sanki oyuncak gibi duruyor. Etrafında yüzüp rahatlıkla istediğiniz açıdan, istediğiniz şekilde inceleyebiliyorsunuz. Dalışın en sevdiğim özelliklerinde biri bu. Sanki uçuyormuş gibi, bir nesnenin etrafında dolaşıyorsunuz.
Tank Batığı güzeldi fakat 5-10 dakikada inceledikten sonra su altında yapacak bir şey kalmadı. rehber batığa ulaştıktan sonra bir kenara geçip kollarını bağladı ve bizi izledi. Sanki çocuklarını oynaması için parka getirmiş bir anne gibiydi. Bizde çocuklar gibi ilk önce tankla ilgilendik fakat ilgimiz bitince yapacak pek bir şey bulamadık. Etrafı keşfetmek ve kaybolmamak için tankın etrafında dairesel olarak keşif yaptık. Dalışın bu noktası sıkıcı oldu. Fakat abime baktığımda kendine eğlence bulmuş olduğunu gördüm. Abim keşifte ve dönüşte hazinecilik yaparak dönüşe geçti. Dipten yüzüyor ve her taşın altına bakıyor derken en sonunda bir şey buldu. Yosun tutmuş, kendinden geçmiş çok güzel bir maske buldu. Keşke kullanmaya elverişli olsaydı. Tank Batığında dalış dakikamız 40 dakika, maksimum derinliğimiz ise 30 metre civarıydı ama 30 metrede bir arkadaşa baktık çıktık gibi oldu. 200 barla dalıp, 100 barla çıktığım için kendimi dalmış gibi hissetmedim hiç.
Tank Batığı Galeri
Kaş’ta Dalış
Daha çnce dediğim gibi Kaş Türkiye’deki dalıcıların Kâbe’si gibiymiş. Bizde burada hacı olduk artık. Kaş su altı olarak çok zengin bu çok güzel bir şey ama çok rağbet olmasının getirdiği bazı kötü yanları var. Biz alışmışız sabah tekneyle çık, dalışını yap, boş vakitlerinde yüz, öğlen teknede yemeğini ye, sonra tekrar dalış yap ve akşam dönüşe geç. Ama Kaş yoğun olduğu için maalesef dalış tekneleri bu şekilde çalışmıyor. Öğleden önce ve sonra dalış turları var. Sadece öğleden önce çıkıp öğle vakti dönenler var. Her şey çok hızlı ilerliyor. Her şey otomatikleşmiş. Bu hız içersisinde eğitim almak nasıl olurdu bilemiyorum. Ben bu hıza ve aceleye karşıyım. Hayatı en ince detaylarına kadar dolu dolu yaşama taraftarıyım fakat bir yandanda Kaş’ta bulunan tüm teknelere hak veriyorum. Kaş’ta dalış yapılacak daha çok fazla rota var. Biz eylülün sonlarına doğru gittiğimiz için sezon bitişi olması münasebetiyle daha detaylı bir dalış yapamadık. İnşallah başka zamanlarda, daha güzel dalış yapmakta nasip olur…
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
2 Comments
“ne çabuk büyüyorlar be” 😀 sonra kasım 5 te uçuyorlar…
Bu seferde kuş yuvadan uçtu diyeceğim 😁