Albayrak Hat Takvimi Sergisi “Besmele-i Şerif”
27 Aralık 20232023 Takvim Yılıyla Birlikte Tükenen Ömrüm
2 Ocak 2024Sharm El Sheikh’te ki dalış serüvenimizin son günü ve son dalışlar. Bugün SS Thistlegorm ismindeki İngilizlere ait olan silahlı kargo gemisinin batığına dalacağız. Dünyanın en iyi batık dalış noktalarından biri olarak kabul edilen bu batığa ben tek başıma olsaydım kesinlikle gelmezdim, fakat abim bu dalıştaki maliyetleri kendisi karşılamayı kabul ettiği için onu yalnız bırakmak istemedim. Yine de gün bittiğinde kendisine ne kadar minnettar olduğumu anlatmam mümkün değil, bir yetim sevindirerek girdiği sevabı anlatmak ise ap ayrı bir konu. SS Thistlegorm batığına dalış yapmanın nasıl bir şey olduğunu kısaca şöyle özetleyeyim. Biz ruhu fakir olan insanlar diyelim ki bir tabak çilek yiyoruz ve o çileklerin arasından büyük, kıpkırmızı ve leziz olacağını düşündüğümüz çilekleri hep en sona bırakırız. Diğerleri ile oyalanıp, en son en iyilerini yiyip o çilek hazzını uzun bir zaman dilimine yaymak isteriz. İşte SS Thistlegorm, Sharm’da yaptığımız tüplü dalışlar içinde o tabaktaki sona kalan çileklerdi.
SS Thistlegorm batığı hakkında çok fazla detaya girmeyeceğim detayları ona özel bir yazıda paylaşırız ancak yeri geldikçe elimden geldiğince de bilgi vereceğim. O zaman 3. ve son dalış günümüzden bahsedelim…
SS Thistlegorm İçin Uykudan Feragat Etmek
Öncelikle SS Thistlegorm batığı Ras Muhammed Sualtı Milli Parkı’nın batı ucunda, Şa’ab Ali yakınlarında bulunuyor. Sharm’a oldukça uzak bir nokta. Yaklaşık 2 saat civarı bir deniz yolculuğu yaparak bu noktaya gidiliyor. Ulaşım maaliyeti olduğu için burada dalış yapmakta diğer dalış bölgelerine göre ekstra pahalı. Yolumuz uzun olduğu için sabahın köründe uyanmak zorunda kalıyoruz. Bizi beşte almaları için bizim 4:45’te uyanmamız gerek, fakat bu benim uyanma ve uyandıktan sonraki ritüleim düşünülürse 4’te uyanmaya başlamam demek oluyor. Eeee zaten gece de sinekten uyuyamamışım… Neyse… Sabah 5’i 20 geçe gibi Circle Dive’dan servis gelip bizi alıyor ve 3 kişilik dalıcı ekibimiz artı rehberimiz ile birlikte Sharm El Sheikh Port’tan güneşin doğarken ki kızıllığında ışıl ışıl parlayan teknemize binip sabahın körüne doğru demir alıp, Sharm kıyılarını sabahın karanlığında kaybediyoruz… Ne kadar uyuyup sabah etmek istesemde teknede kahvaltı olduğu bilgisi gelince neden bilmem birden uykum açıldı. Dalış teknelerindeki yemek lezzeti diye bir şey var. Hangi tekneye giderseniz gidin, bu teknelerde yemeğin kötü olma ihtimali çok düşük.
Uykusuz bir sabahın, harika bir kahvaltının ve bir saatlik brifingin bana 5 dakikada mükemmel bir çevirisi sonrasında Nitrox eğitimine geçiyoruz. Değinmek istediğim iki nokta var. Birincisi abimin harika ingilizcesi, ikincisi Tükiye’de kullanıldığını hiç görmediğim, çok zahmetli ve meşakatli olarak gözlerimizin korkutulduğu Nitroxun Mısır’da normal bir oksijen tüpü olarak kullanılması. Abimin İngilizcesinden bahsetmek istiyorum. Rehberimiz kahvaltıdan sonra yanımıza gelerek çok uzun uzun SS Thistlegorm hakkında tarihi bilgi verdi ve ardından yapacağımız dalışlar hakkında brifinge geçti. Abartmadan söylemek istiyorum ki bu bilgilendirme yaklaşık bir saat sürmüştür. Tabii ben yabancı dile çok yabancıyım, abim bu yüzden bana çeviri yapması gerekiyor fakat o kadar uzun bir brifing sonrasında bana verdiği bilgi 5 dakikayı bile geçmedi. Kaldı ki verdiği bilgileri internette araştırdığımda tamamen yanlış olduğunu gördüm. Hayır bana yanlış anlatması problem değil, asıl problem; peki ya o yanlış anladıysa…
Nitroxla Dalış Yapma Zorunluluğu
Geyiği bırakıp ikinci konuya geçelim. Nitrox! Türkiye’de nitrox konusu açıldı mı niyeyse aynı hızda kapanıyor. Nitrox ülkemizde çok tu kaka bir konu. Böyle bir şeyin var olduğu herkes tarafından biliniyor fakat kimse tarafından kabul edilmiyor. Neredeyse bir devlet sırrı gibi dilden dile anlatılan bir efsane. Bu konu niye böyle çok merak ediyorum. Bazı tahminlerim var ancak bunları yazıp ülkemin esnaflarını zan altında bırakmak istemiyorum. SS Thistlegorm’da dalış yapacaksanız nitroxla yapmak zorundasınız. Çünkü batık ortalama yaklaşık 30 metre derinlikte ve dip süresi çok uzun. Bu yüzden nitroxla dalmak daha konforlu ve daha sağlıklı bir dalış tecrübesi sağlıyor. Eğer belgeniz yoksa da korkmayın, 5 dakikalık bir eğitim ile nitrox dalışı yapmanıza izin veriyorlar ancak şöyle bir detay var; eğer nitrox belgeniz varsa nitrox tüpü ücretsiz. Fakat nitrox belgeniz yoksa, nitrox tüpünüz ekstra. Bu dalış sayesinde nitroxla dalmayı da tecrübe ettim. Ve oksijen ile dalarak kendime yaptığım eziyetlerden dolayı vücudumdan özür dilemek istedim. Hatay’da yaptığımız derin dalışları hatırlıyorum da sudan çıktığımızda dayak yemiş gibi hissettiğim zamanlar oluyordu…
Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz dalış badimiz Jan… Jan benim huylarımı karısına benzetiyor. Seni hiç unutmayacağım Jan…
Evet dalış öncesinden uzun uzun bahsettiysem artık dalışa gelelim. SS Thistlegorm’da iki dalış yapacağız. İlk dalışta batığın dışında turlayıp çevreyi keşfedeceğiz, ikinci dalışta ise kargo bölümlerine girip kargoları inceleyeceğiz. Bu noktada kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. SS Thistlegorm zırhlı ve hafif silahlı askeri bir kargo gemisi. İkinci dünya savaşında Almanlar tarafından bombalanarak batırılıyor. Geminin taşıdığı yükler ise Leyland Albion Kamyonetler, Morris marka ticari kamyonlar, Askeri Tank, Norton 16H ve BSA M20 model motosikletler, makinalı tüfekler, İletişim amaçlı radyo ekipmanları, Wellington Marka Çizmeler, Uçak yedek parçaları, tren vagonları ve LMS Stainer Class 8F lokomatifler. Tren vagonları ve lokomatiflerin büyük bölümü geminin güvertesinde bulnmakta. Kamyonetler ve motosikletler ise kargo bölümünde ambarda. Geminin bombalandığı ve mühimmat deposunun patladığı alanlarda etrafa saçılmış mühimmat sandıkları ve sandıklarından çıkmış toplar var.
SS Thistlegorm İlk Dalış
Teknede 3 farklı grup var, diğer iki grup oldukça kalabalık biz rehberimizle birlikte 4 kişilik butik bir grubuz. Kalabalığın arasından sıyrılıp tekneden atlıyoruz ve atladığımız gibi tekneye ok işaretini verip halata tutunarak direkt dib yapıyoruz. Çünkü suyun üstünde çok şiddetli bir akıntı var. Buraya geldiğimizde teknelerde bağlı zodiac botlar olduğunu görmüş ve nedenini düşünmüştüm. İşte akıntıyı görünce nedeni az çok tahmin ettim çünkü bu akıntıya mutlaka birileri kapılacaktır. 10-15 metre aralığına geldiğimizde yüzey akıntısına nazaran dip akıntısı etkisini kaybediyor. Özellikle batığın içindeyseniz akıntıya çok maruz kalmıyorsunuz. Ama batıktan dışarı çıktığınız zaman akıntının şiddeti kendisini hatırlatıyor. Halatı takip edip dib yaptığınızda ilk olarak sizi bir vagon karşılıyor ve ilk büyülenme bu vagonla başlıyor. Geminin pruvasına doğru giderken Alman uçaklarının bombardımanının olduğu yere geliyoruz. Burada çok sayıda mühimmat sandığı ve sandığından çıkmış topları görüyoruz. Hala ateşlemeye hazır gibi duran toplar insanın içini ürpertmiyor değil. Çanakkale’de de benzer batıkların olduğunu fakat hala aktif patlayıcıların olduğundan dolayı batıkların dalış turizmine açılmasını sağlamak için temizlik yapıldığı dedikodularını duymuştum. Artık ne kadar doğru ya da yanlış bilmem ama SS Thistlegorm’da bu topları görünce patlama ihtimalleri olup olmadığı konusunda meraklanmıştım. Ki geminin bu kadar hasar almasının sebebi sadece Alman bombaları değil, gemide çıkan yangından dolayı mühimmat deposunun patlaması.
Geminin pruva tarafı sanki gemi her an yüzeye çıkacakmış gibi canlı ve dik duruyor. Kıç tarafı ise biraz yan yatmış durumda. Patlamanın olduğu alandan geminin ön tarafına geçince baş tarafından pupaya dönüp baktığınızda geminin heyecanlandıran azametini görüyorsunuz. Ben bunu Karayip Korsanlarındaki Uçan Hollandalı’ya benzettim. Denizin dibinde seyredip, düşmanlarına saldıracağı zaman su üstüne çıkan Uçan Hollandalı gibi SS Thistlegorm’da denizin dibinde Alman dünşamanlarına saldıracağı günü bekliyor ve o gün geldiğinde bütün azametiyle su üstüne çıkacak gibi. Buranın manzarasının keyfini çıkardıktan sonra geldiğiniz yönün ters istikametinden geminin kıçına doğru keşif devam ediyor.
Kıç bölümüne gelmeden önce uğrayacağımız iki nokta daha var. Biri kaptan köşkü diğeri ise kömür yüklü bir ambar. Burada rehberimiz brifingte şöyle bir şey demişti; “Kaptan köşküne ve kömür ambarına girdiğimizde yüzerliliğinize dikkat edin akıntı varve çok dikkatli olun, çünkü sağa sola çarptığınızda üstünüz başınız kömür olacağından dalış bittiğinde dalga tüm tekne sizinle dalga geçecektir.” Üstelik bizim üzerimizde dalış kıyafeti olmadığı gibi açık renkli tişörtler bulunuyor. Eğer öyle bir şey olursa üstümüz başımız daha çok batacaktır. Ancak yinede beklediğimizden daha iyi bir yüzerlilik sergileyerek kazasız belasız bu bölümleride keşfetmiş olduk. Bahsettiğim bölümler içi bomboş büyük salonlar gibi gözüküyor ancak bir batık içine girmek ve dar alanardan geçip batığı keşfetmek yapacağımız 2. dalış için muazzam bir ön gösterim oluyor.
Kıç bölümüne geldiğimizde ise hala savaşacak cesareti gösterecek iki tane uçak savar bekliyor. (Bu görüntüleri reels olarak paylaşmak için zamanladım ancak bu yazıyı yayınladığım gün sanırım henüz paylaşılmamış olabilir.) Batığın kıç bölümü yana yatmış olsa da hala muazzam şekilde tk parça duruyor ve muazzam bir görüntüsü var. Burada derinlik baş bölümüne göre daha az olsa da görüş mesafesi akıntıdan dolayı biraz daha düşük. Burada ki keşfimizide bitirdikten sonra gemiye iniş yaptığımız halata doğru palet vurup diğer ekiplerin arasından geçip akıntıyı yararak güvenlik beklemesi yapacağımız derinliğe geliyoruz ve ilk dalışımızın sonu…
SS Thistlegorm İkinci Dalış
İlk dalışta batığın dışını keşfetmiş, kaptan köşkünü ziyaret etmiş ve bu bile bize harika hissettirmişti. İkinci dalışta ise batığın patlama olan bir alanında açılan oyuktan geminin kargo bölümüne giriyoruz… (Rehberimizin fenelerimizi kontrol ettikten sonra kargo bölümüne doğru palet vurduğumuz video için => Serkan Dinç Blog İnstagram) Kargo bölümüne girerken biraz endişeleniyorum çünkü girdiğimiz alan patlamada hasar görmüş, temas ettiğimizde bizi kesebilecek sivri çeliklerle dolu, üstelik üzerimizde 3-5 mm’lik koruyucu dalış kıyafetlerimiz yok sadece şort ve tişörtlerimiz var. Olumsuz bir durumda yaralanmamız işten bile değil. Kargo bölümüne ilk girdiğimizde aklımda bu düşünceler geçerken, keşfe başladığımız an gördüğümüz manzaradan sonra olabilecek yaralanma ihtimalleri aklıma bile gelmememeye başlıyor.
Kargo bölümünü keşfetmemiz geminin en altndan başlayıp, yukarı doğru kat kat çıkarak devam ediyor. Bir kare etrafında dönüyoruz kargonun yükleme bölümü olan açıklıktan giren ışık her zaman sol omzumuzda kalıyor ve o açıklığın etrafında dönerek kargo bölümlerini turluyor tek tek yukarı çıkıyoruz. Kargo bölümünde kamyonetler, kamyonetlerin kasalarına yüklenmiş motosikler, patlamanın şiddetiyle etrafa dağılmış eşyalar her yerde. Fakat içlerinden bir tanesi anlık olarak beni çok etkiliyor. Çünkü dalış yaptığımız günün gecesinde Zonguldakta bir gemi fırtınada batıyor ve mürettabatına ulaşılamadığı haberini okumuştum. Denizde, üstelik bir fırtınada dalgaların içinde kaybolmak… Allah’ım kimseye göstermesin… Bu haberin üzerine bir kamyonetin kasasında tek bir çizme görüyorum. Çizmenin üst kısmı yırtılmış ve orada öylece duruyor. İşte bu görüntü aklıma Zonguldak’ta fırtına da kaybolmuş gemicileri aklıma getirerek bir anlık hüzün yaşamama sebep oluyor…
Kargo bölümünü keşfederken kamyonların ve motosikletlerin ne kadar yıprandığı ve burada ne kadar dayanabileceklerini merak ediyorum. Tuzlu su demir için pek yararlı değildir. Zaten kamyonların ve motorların artık bütünlüğünü koruyamadığını fark etmemek mümkün değil. Kasaları parçalanmış, araçların tavanları eriyip sağa sola savrulmuş ya da tamamen yok olmuş durumda. Dalış merkezlerinin burayı korumaya çalışmasına rağmen dalıcıların verdiği zararda aşikar. Konuşmalarda duyduğumuz üzere yüzerliliği kötü olan dalıcılar, meraklı dalıcılar vb. sağa sola çarparak ya da bir hatıra almak için bile batığa zarar verdiği oluyormuş. Bunu öğrendiğim de tarihi eserlere göndermeli duvar yazıları yazarak ya da kapılarını yiyerek o eserlere zarar veren tek millet olmadığımız için biraz sevinmiyor değilim. Hani bize özgü bir şey değilmiş, başka milletler de bu zorbalığı yapabiliyormuş. Destekliyor muyum? Kesinlikle desteklemiyorum. Keşke olmasa dediğim bir durum. İlk dalış yaptığımız günden beri dikkat ettiğim şey tam olarak bu; su altındaki muazzam mercanlara, resiflere ya da her hangi bir şeye zarar verip buranın büyüsünü bozmak en çekindiğim şeydi.
Ekstra: Üçüncü Dalış Köpekbalığı Arıyoruz!
Evvet birde böyle bir sürpriz var. Hiç hesapta olmayan bir dalış. 2. Dalış bittikten sonra tekneye çıkıp dalışların verdiği hazzı yaşayıp sakin sakin denizi izlerken bir haber alıyoruz. Köpek Balığı görülmüş! Hemen yola çıkılacak, köpek balığının görüldüğü yerde dalınacak, ekstra ücret ödenecek! mişşşş… Kusura bakma abi bu bana biraz Mısır esnaf dolandırıcılığı gibi geliyor, sırf üçüncü dalışı yaptırıp ekstra ücret alabilmek için uydurulmuş bir hikaye gibi. Neden böyle düşünüyorum? Çünkü aynı ahlaksız potansiyel bende de var. Deli, deliyi görünce çomağını saklarmış misali. Yine de abimi kırmadım ona ekstra masraf çıkardım ve 3. dalışı yaptık… Beacon kayaları dalış noktasında 3. dalışımızı gerçekleştirdik. Bu dalış noktasında da bir batık var ancak ahı gitmiş, giderken vahını da götürmüş. Ortada kalan sadece klozetler. Dunraven adında bir enkaz bulunuyor, tahta bir gemi ve belli ki kargosu da klozet. Çünkü batığın olduğu yerde tahta parçaları ve klozetler haricinde bir şey görmek mümkün değil. Klozetler haricinde vatoz gördük, işte yine resifler, mercanlar, asker balıkları bla bla falan şeyler gördük. Bla bla diyorum çünkü yapmış olduğumuz 2 mükemmel dalış sonrası görmüş olduğum bu güzellikler o kadar sıradan geliyor ki anlatamam. Peki ne görmedik biliyor musunuz? KÖPEKBALIĞI!
Bu başlığın altında Mısırlı esnafın uydurduğu hikaye diye ön yargı ile yaklaştım, açıkçası son dakikaya kadar da haklıydım ancak limana döndüğümüzde instagram’da dolaşırken Circle Divers’ın gerçekten köpek balığını gördükleri hikayeyi gördüm. Fakat bizim dalış yaptığımız bölgenin çok tersi bir bölgede! Köpekbalığı görmek çok istiyordum. Benim için çok önemliydi, çünkü Sharm’a geldiğimiz zamandan beri Furkan abimin dilinden köpekbalığı düşmüyordu. Öyle ki sanırsınız biraderim köpekbalığı lobisi tarafından fonlanarak, köpekbalıkları hakkında dünya barış elçisi olmuş… Utanmasa yunusları dünya hainleri ilan edip, köpekbalıklarının insanlara saldırmasının tek sebebi yunuslar olduğunu söyleyecek. Bunu zaten bir neden olarak anlatıyordu ama tek neden olarak bunu söylemiyor. Yine de köpekbalığı lobisi abimi biraz daha fonlasa bence yunusları avlama partisi bile düzenleyebilirdi. Hatta hayal ediyorum da o av partisinin açılışına bir köpekbalığı yüzgecini şapka olarak kafasına takmış, göz altlarına siyah boyayı sürmüş, elinde ki zıpkını havaya doğru tutup, yunuslara ölümmmmm diye bağırırken denize doğru koşuyor…
Evet… Böylelikle 3 gün, 7 dalış yaparak Sharm El Sheikh’teki dalış turlarımızı bitiriyoruz. Dalışlardan sonra uçağa binmeden en az 24 saat geçmesi gerektiği için ertesi gün çölde küçük bir safari gezisi yapacağız…
Sharm’daki ilk iki dalış yazımı okumadıysanız aşağıdaki bağlantılara tıklayarak okuyabilirsiniz.
Daldım: Sharm El Sheikh – 1. Gün Ras Umm Sid’de Tüplü Dalış
Daldım: Sharm El Sheikh – 2. Gün Near Garden ve Temple Reef’Te Tüplü Dalış
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.