Daldım: SubAqua Dalış Merkezi
23 Ekim 2022İki Dakika Nefret Molası “Goldstein’dan Ekrem İmamoğlu’na”
6 Kasım 2022Hüzün, gerilim, merak ve heyecan. Kimi yerlerde tüylerimin diken diken yapan, kimi yerlerde kanımı donduran, kimi yerlerde “nasıl ya” diye merak ettiren, kimi yerlerde ise heyecan ve gerilimden ayağımı deli gibi salladığımı fark ettiğim bir film izledim. Çok önce tavsiye edilmiş bu filmi anca izledim. Son zamanlarda bütün platformlarda belgesel ve film karışımı olan yapımlar meşhur. Bu filmde bu tarz bir filmdir diye izlemekten kaçınmıştım, öyle bir film değilmiş. Danışmanların, olaya şahitlik edenlerin çıkıp olayı anlattığı, arada temsili çekimlerin olduğu bir belgesel değilmiş. Eğer böyle düşünüyorsanız garantisini verebilirim. Oyunculuklarıyla, teknik detaylarıyla ve yaşanan olaya bağlı kalmasıyla 10/10’luk bir film.
Bu Yazı Aslında Film ile Çok Alakalı Değil
Filmde dalgıçlar olması münasebetiyle biraz daha dikkatimi çeken bir filmdi. Daha önce Sonunda Tüplü Dalış Eğitimini Aldım! Başlıklı yazımda tüplü dalış eğitimi aldığımı ve ne kadar mutlu olduğumu anlatmaya çalışmıştım. Yeni hobim gerçekten çok ilgimi çektiği için bu filmi amatör bir dalıcı gözüylede izledim. Dalarken tanıştığım diğer dalıcılar ve eğitmenlerle mağara ve gece dalışlarını konuşuyorum sürekli. Bu sebepten dolayı mağara dalışlarının ne kadar riskli ve tehlikeli olduğunu teorik olarak biliyorum. Filmde bu riskleri ve tehlikeleri biraz daha detaylı gözlemleyebildim. Dışarıdan bakınca ne kadar tehlikeli olabilir diye düşünüyorsunuz ama filmi izlerseniz göreceksiniz çok basit hatalar nelere sebep oluyor.
Film Gerçeğe Aşırı Bağlı
Filmi izledikten sonra, hissettiklerimi yazmadan önce internette biraz araştırma yapmak istedim. Olay tarihi ile eş zamanlı olarak paylaşılan ve editlenen Ekşi Sözlük Entrylerini okudum. Filmin ve entrylerin kronolojik sıralarına bakarsak; film yaşanan olaya yüzde yüz bağlı kalınarak çekilmiş. Özellikle filmin sonunda medyadan saklanan gelişmeler ve medyanın elde ettiği verileri kullanarak kurguladıkları haberleri bu entrylerde daha net anlıyorsunuz. Yaşananları tekrar düşününce gerçekten çılgınlık. Çok zor bir karar verip mahsur kalanları oradan, o şekilde çıkarmak acizliğin gelmiş olduğu son nokta olmalı.
Mağara Dalışı
Filmde yaşananları, duygu patlamalarını yaşadım ama mantık yolu ile düşünüyorum. Komandolar, tamam alanında uzman dalgıçlar fakat filmde de bahsettiği gibi onlar açık denizlerin, göllerin, su birikintilerinin uzmanları. Hadi en iyi ihtimal nehirlerde de uzmanlık geliştirmiş olsunlar. Fakat bu donanımlı uzmanlar bile mağaraya girdiklerinde, geri dönüşe yetmeyecek kadar oksijen tüketiyorlar. İçlerinden biri oksijen tüpü bittiği için vefat ediyor. Yanii oradan çıkmak için ne kadar deneyimli olmanız lazım siz düşünün. Hatay’daki büyük mağara dalışı için bile en az 100 dalış yapmış tecrübeli dalıcılar isteniyorken bu çocuklara eğitim verip nasıl oradan çıkarırsınız? Filmin başında çok kısa bir mesafede mahsur kalan birinin kurtarılması esnasında yaşadığı paniği ve nasıl boğulma tehlikesi yaşadığını gördük. Yetişkin biri bu kadar panik yapıp, zorluk çıkarıyorsa, bu çocuklar ortalama 2 km’lik bir mesafeyi hangi dalış eğitimi ile başarabilirler? İşte filmde bu soruya verilen cevap tüyler ürpertici, gerçek mi? bilemiyoruz… Çünkü hakkında bir açıklama yok, ancak bu açıklamayı yapacak bir babayiğt olacağınıda sanmam…
Deniz Ahlakı ve Suyun Altında Sakinlik
2-3 aylık dalış hayatımda gördüğüm ve saygı duyduğum bir kaç şeyin, şu filmde ne kadar önemli olduğunu anladım. Karadaki insanlar kavga eder, küser, barışır, dedikodu yapar, birbirlerine kötülük yapar ama su’da durumlar çok farklı. Su’da olan herkes birbiri ile iyi geçinir, iyi geçinmek zorundadır, birbirlerine yamuk yapmak gibi lüksleri yok. Denizci ahlakı gerçekten çok özel ve ders çıkartılması gereken bir ahlak. Filmde gördüğümüz gibi ekip olmanın, liderin sözünü dinlemenin ne kadar önemli protokoller olduğunu tekrardan anladım. Mesela İngiliz dalıcılar biz iyi biliyoruz dedikten sonra komandoların arkasından iş çevirebilirlerdi fakat saygılarından böyle bir şey yapmadılar. Komandolar ise klasik askeri mantıkla düşündükleri için belki vefat eden dalgıçın bile sebebi olmuş olabilirler. Ardından filmin sonunda halatı kaybeden bir dalgıçın, odanın içinde diğer dalgıçları beklediği bir sahne var. Ne kadar endişeli, paniğe kapılmış ve korkmuş bir halde. Suyun altında asla hissetmemeniz gereken duygular bunlar. Eğer suyun altında korkup, endişe etmeye başlarsanız bu sizin sonunuz olabilir. Ki bu kişi birde ekstra olarak yanında bir can taşıyor. Ama yinede hislerini bastırıp, en doğru olanı yapmış. Kuru bir yer bulup, arkasından gelenleri bekliyor. Bu durumda ekip lideri Rick’in gözlemleri ve verdiği direktiflerde çok önemli. Peki Rick’ten sonra yardıma gelen dalgıça ne demeli? Aslında en önemli, en kritik noktalardan biride burası. Çünkü denizci ahlakına maruz kalmamış birisi, ben daha iyi bilirim deyip bu işi kendisi yapmaya kalkardı. Zaten ilk başta endişeli olan Chris tam olarak bu yönde işaretler veriyor. Ben yapmalıyım, ben çıkarmalıyım diye ısrar ediyor. Fakat ondan sonra Rick’in talimatlarını hatırlayarak, Rick şöyle demişti, Rick böyle demişti diyerek paniklemesini bastırıp, doğru olanı yapıyor. Başka bir yazıda bu denizci ahlakı ile ilgili gözlemlediklerimi paylaşmak istiyorum.
Film ile ilgili daha çok şey yazmak istiyorum ama yazıyıda daha fazla uzatmak istemiyorum. İzlediğim en mükemmel filmlerden biriydi diyebilirim. Şimdi yaşanan bu olayın belgeselini izlemek istiyorum. Artık o’nuda yarın akşam müsait olursam izlerim.
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.