Bu Yaştan Sonra Çocukla Çocuk Mu Olacağım?
23 Nisan 2022Akıl vahiyden üstün müdür?
24 Nisan 2022Ezoterizm çok ilginç bir konu. Ezoterizm ile ilgili kitap okurken Kevser Yeşiltaş'ın "Yunus Emre Aşka Vardıktan Sonra Kanadı Kim Arar" kitabını görmüştüm. Kitabın kapağına okumaya başladığım tarihi atmışım, onu görünce aklımda anılar canlandı. 25.11.2018 tarihinde başlamışım okumaya. Etrafımda o kadar ses varken, ranzama geçip o gürültü arasında kitabın vermiş olduğu aşk hissiyatının hafifliğiyle etrafımı unutup, okuyup bitirmiştim bu kitabı.
Az evvel “Akıl vahiyden üstün müdür?” başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazı içerisinde aklıma gelmişti. Bu yüzden paylaşmak istedim. Paylaşmadan önce de altını çizdiğim, işaretlediğim yerleri gözden geçireyim dedim fakat yaklaşık 1 buçuk saattir kitabı inceliyorum. Tekrar okumakta fayda var. Hani bazı kararlar veririz, bazı savunma sistemleri geliştiririz ama bunun açıklamasını yapamayız. Bilmiyorum size hiç böyle oluyor mu ama bana çok oluyor. İşte kitabın sayfalarını aralarken, olaylara karşı vermiş olduğum tepkilerin nedenini bu kitabın içerisinde gördüm.
Hatta beni ben yapan kitaplar neler diye düşünürsem aklıma
Martı, Savaş Sanatı, Sokrates'in Savunması ve Yunus Emre Aşka Vardıktan Sonra
Kanadı Kim Arar kitapları gelir ilk başta. “Bu Yaştan Sonra Çocukla Çocuk Mu
Olacağım?” yazımda bahsettiğim “Ne de olsa maneviyatçı değil maddeciyiz. Eğer
bilinç altımıza, huzurlu ortam algımızı sunmazsak yaptığımız aktiviteden fayda
görmeyiz.” düşüncesi aslında bu kitaptan ve ezoterik anlayıştan geliyor.
Etrafımızda o kadar çok sır var ki, sadece bizim onu anlamamız, hissetmemiz ve
içselleştirmemiz gerekiyor. İşte bu kitap bana tam olarak bunu sağlıyor.
İnternette sürekli gördüğümüz Sadi Şirazi: “Aşk’a uçarsan kanatların yanar” - Mevlana: “Aşk’a uçmazsan kanat neye yarar?” - Yunus Emre: “Aşk’a vardıktan sonra kanadı kim arar? ” diyaloğunu hatırlıyorsunuz değil mi? İşte anlatılmak istenen konu bu. Kanat manat, aşka ulaşmak hepsi materyalist inanç, fakat bizim manevi inanca ve aşka ihtiyacımız var.
Yunus Emre Aşka Vardıktan Sonra Kanadı Kim Arar kitap Alıntıları
Taptuk Yunus'un işi, dünya ile değildi, insanların dünyası ile ilgiliydi. Çünkü insanın yaşadığı dünyada bir sorun yoktu, insanın kendi nefsinde yarattığı, kendi dünyasında sıkıntı vardı.
Bu yüzden her insan, seyrinde yalnızdır. İletişimdedir, insanlarla birliktedir, lakin yalnızdır. Sohbet bilgiyi arttırır, ama dahilerin okulu yalnızlıktır.
"Arşın da ötesi var, onun da ötesi, ötelerin de ötesi"
Sufilere sohbet gerek,
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek,
Bana seni gerek seni
Bize didar gerek, dünya gerekmez,
Bize mana gerek, dava gerekmez
Herkes istediği şeye kavuştuğunda bir "son" ile yüzleşir ve ismi öyle anılır. Mecnun Leylası ile, derviş sohbedi ile, ahiler ahireti ile, beşer cenneti ile. Yunus ise "bunların hepsi benim, ama hiçbiri ben değilim, bana bunlar gerekmiyor, bana sadece Hakk gerekiyor" der ve yaradan "sen" diye seslenir.
"Yok" der, "bırakmam onları, zira onlar benim yoldaşım". Yaşlı adam "terk etmezsen onları, hakikatleri ile karşılaşamazsın. Yola bilmediklerinle çıkacaksın ki, bilenlerden olasın".
Taptuk Yunus, nefsin bilinmesi ve silinmesi ile ilgili meseleleri, şiirlerinde çok güzel anlatmıştır. Felsefesi gereği, "bilmezem" ve "her işim yanlış benim" sırrına vakıf olmuş ve dile getirmiştir.Derviş adın idindüm derviş tonin tonandum
Yola baktum utandum hep işüm yanlış benüm
"bilmek" yetmiyor, "liyakate ermek" yetmiyor. O hâli yaşamak, hazmetmek ve taşıyabilmek de çok önemli. Bu yüzden sadece "dem" değil, "dem be dem" hâlinin daima şuurunda ve farkında olunması gerekiyor. Taptuk Yunus, "yana yana yürü"menin manası ile bu sırrı bize ifşa etmiştir. Yürümektir gaye, varmak değil, erimektir gaye ermek değil.
Gönlünde sevgi ile bedene gelenler, bedende sevgisizliğin yokluğunda tanırlar kendilerini. Var olan, olmayanda kendini bulur ve bilir. Veliler ve nebiler, sadece uyarıcıydılar ve hiçbir vakit düzeni değiştirmediler, anlattılar, aktardılar ve ışıdıkları kaynağa geri döndüler. Sırra vakıf oldukları, "sevgisiz"liğin içinde, kendilerini bildiler.
Erdim şükür, lakin erimedim hâlâ. Odunumu getirdim, kendi ateşimde yaktım iman dediler, gönlümü sana verdim Işk oldum küfr dediler.
Korkmuyorum, korku nedir bilmez oldum, sana ulaşmak ise tek ümidim, tüm sorular bitti, bir Sen kaldım Ya Rabbim. Soru ne idi? Sen var isen soru yok, soru var ise Sen yoksun Ya Rabbim.
Beklenti, bekleyenler içindir, hayal geçmişe gömülenler için.
Sevgi Arayışı içinde olan Aşktadır. Sevgi bizatihi kendisidir, O'dur. Sevgisinden yaratmıştır Kâmil İnsanı ve üzerinde yaşayabilmesi için tüm kainatı.
Ya seversin ya sevmezsin, ortası yoktur. Çünkü Sevgi güneş gibidir, doğdu mu her yeri aydınlatır. kötüye az, iyiye çok demez. Su gibidir, aktı mı, her yeri ıslatır kötüye az, iyiye çok demez. Sevgi, suyun damlaları gibi her yere herkese nüfuz eder.
Zahirin fethi için göründük cesed içinde, gözümüzden baktı Hakikat...
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.