İzledim: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Tiyatro Oyunu)
15 Ocak 2024Alıntı: Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına! – Ezilenlerin İslamı
20 Ocak 2024Paylaştıkça çoğalan tek şey nefrettir!
2024 Yılı sanırım benim için güzel bir yıl olacak. Geçen hafta Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu tiyatro oyununu izledikten sonra bu hafta ise Roma’da Bir Cinayet oyununu izlemiş oldum. Umarım bu hızla devam ederiz. Afyon’a ilk tahinim çıktığında Afyon, Hatay’a göre etkinlik açısından daha aktif bir yer olduğunu düşündüğüm için sevinmiştim fakat sonra beni Afyonluların bile bilmediği bir ilçeye verdiklerinde büyük hayal kırıklığı yaşamadım değil. Yine de buna şükür diyorum ya Dazkırı’ya verselerdi? Neyse 13 Ocak 2024 tarihinde Afyon Ted Koleji Konferans Salonunda Roma’da Cinayet tiyatro oyununu izleme şerefine nail oldum. Sanki sahnede protest bir komedi izliyormuşçasına güldüm ve eğlendim. Harika bir oyundu!
Roma’da Bir Cinayet tiyatro oyunu ilk olarak 2023 yılında sahnelenmiş, bu sene ise ilk sahnesinden iki oyuncu değişikliğiyle yoluna devam eden özellikle Kubilay PENBEKLİOĞLU’nun ve Zeynep GÜLMEZ’in oyunculuklarıyla izleyenleri etkileyen sadece güldürüye odaklanmış ve net sosyal mesajları olan izlemekten keyif alacağınız çok güzel bir oyun. Oyunu izlemeye başladığınız gibi göreceksiniz ki cinayet metaforu üzerine kurulu bu oyun günümüz modern insanını evlilik üzerinden sorguluyor ve bize karakterlerin yaşam tarzıyla farklarını gösteriyor. Karakterler hakkında biraz daha detay vermek isterdim ancak oyunda sürekli yeni bir sır ortaya çıktığı için bu sırları keşfetme deneyimini elinizden almak istemiyorum. Elbette bu sırları keşfetmek için Sherlock olmaya gerek yok ancak kolayda olsa gizemin büyüsü kaçmamalı…
Oyun Kubilay PENBEKLİOĞLU’nun sahneye çıkıp, oyunda nelerle karşılaşacağımızı anlatmasıyla başlıyor. Kubilay PENBEKLİOĞLU yani Avukat Hakkı EROĞLU bize şunları söylüyor;
“Ömür boyu, sonsuz mutluluklar! Ama mutluluğunuz hiçbir zaman çoğalmayacak. Hatta yavaş yavaş azalacak! Unutmayın ki, paylaştıkça çoğalan tek şey nefrettir, evlendiniz, mutlusunuz, balayına çıktınız. Harika! Seni seviyorum karıcığım, bende seni kocacığım. Düşmanları çatlatmak için honeymoon hastagiyle birkaç mutlu selfie! Eve döndünüz, yeni eşyalar… Hepsini kredi çekerek bile olsa dizdiniz! Ne de olsa kutsal kurum evlilik! Ayaklarınızı uzattınız! Balayı sonrası yoruldunuz. Malum! Bir an o yorgunlukla evli olduğunuzu unuttunuz. Kendinize soğuk bir şeyler koymak istediniz, usulca mutfağa doğru yürürken… Karınız o tatlı sesiyle seslendi ‘Hayatım benimkinde buz olmasın!‘ O zaman ufaktan nefretinizin tohumları başlar. Çünkü insan sadece kendini düşünür! İşte o an! Kıskandırmak için selfie çekip yüklediğiniz düşmanlarınızın aslında sizin müttefiğiniz olduğunu anlarsınız! Çünkü onlar özgür! Çünkü onlar sadece kendilerine soğuk bir şey koymak zorunda! Sizse şeffaf kelepçelerle o dört duvar arasına bağlandınız, kurtuluşunuz çok zor! İşte o noktada ben devreye girerim! Kurtarıcı, Cebrail, Tanrı’nın eli… Hayır maradona gibi değil. Ama biraz maradona gibi de işte be! Sizi hapishanenin içinden alıp yeniden gökyüzünü görmenizi sağlayacak ruhani kişi! Kurtarıcı! Ben.. Hakkı Eroğlu… Boşanma Avukatı! Tek celsede hallederiz. Merak etmeyin, siz yeter ki boşanmayı isteyin! Bir haftayı geçen her evlilikte boşanma gerekçeleri vardır. İşin püf noktası, evlilik için zemin bulup bulmaya devam etmektir. Onu da ben yaparım, güzel de yaparım.”
Boşanma avukatı Hakkı EROĞLU’nun“İşte şu delikanlı ne yazık ki benim oğlum! Şu da anti müstakbel gelinim...” dediği damat ve gelinin Roma’da, Türkiye konsolosluğunda nikahlarının kıyılmaya çalışılması sırasında gelinin annesi Bendegül hanım ve Hakkı beyin flörtleşmesi, ilginç nikah memurunun gelin ve damada yakınlığı, gelinin ve annesinin sırları ve son olarak intikamın tadını keyifle izleyeceğiz. İzlerken şu astroloji saçmalıklarına göndermeler, Dilan POLAT’a atıflar gibi hafif eleştirel yorumlardanda keyif alacağız. Ancak en güzeli hikayenin bütününü sıkılmadan bize izlettiren basit durum esprileri. Normalde bu durum esprileri göze çok batar ve canı çok sıkar ancak bu oyunda o kadar güzel bir denge kurulmuş ki hani oyum sadece durum esprilerinin üzerine inşa edilmemiş, bunlar oyunun hikayesini destekleyen küçük muziplikler olarak kalmış.
Özellikle Kubilay PENBEKLİOĞLU’nun performansı oyunu çok ayrı idare ediyor. Bundan basetmezsem içimde kalır çünkü takdiri en üst düzeyde hak ediyor. Oyundaki açıkları kapatıyor, oyuncuların düşük enerjili performanslarını yükseltiyor, reaksiyon almayı bekledikleri yerde beklenen reaksiyon gelmeyince seyirciyi canlandırıyor, yönetmen ve oyuncu olmak böyle bir şey olsa gerek. Hem sahnede sahneyi yönetiyor hem seyircinin sahneden keyif almasını sağlıyor. Bu üst düzey hoşuma giden bir performanstı. Televizyondan vs. Kubilay PENBEKLİOĞLU’nu biliyoruz ancak bu oyunculuk yönünü görmek kendisine saygımı olağanüstü arttırdı. Ekranın arkasından izlerken kaydedilmiş bir video izliyoruz. Oyuncunun katkısını fark etmek oldukça güç olabiliyor. Belki bir sahne defalarca çekilmiş olabilir. Ancak tiyatro sahnesinde sadece bir şansınız var. Fakat şunu söyleyebilirim eğer Kubilay PENBEKLİOĞLU ile sahnedeyseniz hata yapmanız affedilebilir. Çünkü sanatını konuşturup hatanızı gölgelemesi mümkün. Ne kadar anlatsam azdır. Sahnede izlemekten acayip keyif aldım. İnşallah başka oyunlarınıda izlemek nasip olur.
Hakkı beyin ve Bendegül hanımın aralarındaki flörtleşmenin arttığı bir sahne var. Bu sahnede Hakkı bey rol dışına çıkıp gülmesini tutamıyor ve bunun karşılığında Bendegül hanımda basıyor kahkahayı, biz seyirciler olarak izlerken çok eğlendik. Ama derler ya biz oynarken/çekerken çok eğlendik diye. Oyuncularda kaçıncıya oynadıklarını bilmiyorum ama oynarken hala çok eğleniyorlar ve keyif alıyorlar. Mükemmel bir enerjileri var. Tiyato oyununda fotoğraf çekilmez, bende pek sevmem ama hatıra olması ve blog yazacağım için bir kaç görsel almak isterim. İşte tam bu kendilerini saldıkları zamanın sonlarına doğru bir fotoğraf çekebildim. Yukarıdaki fotoğraf bu andan. Oyundan bağımsız olarak gülüyorlar, eğleniyorlar fakat hiç sırıtmıyorlar. Ben bugün çok güzel oyunculuklarla çok güzel bir tiyatro oyunu izledim. Herkese de tavsiye ederim.
“Çünkü ne de olsa her yol Roma’ya çıkar, her kaybeden de mutlaka aşkı arar.”
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.