İzledim: Aksiyon Adamı “Lucio Urtubia”
10 Aralık 2022İzledim: Palto – Şükrü Veysel Alankaya
12 Aralık 2022Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından teee askerdeyken okuduğum bir kitaptı ve kitapta sadece Palto değil, Bir Delinin Hatıra Defteri ve Burun isimli hikayeleride vardı. Gogol’ün Palto hikayesinden uyarlanan tiyatro oyununu izledikten sonra aklımda canlandırmak ve oyunu kıyaslamak için tekrardan bu hikayeyi okumayı istedim. İnsan evladı her yaş aldığında daha farklı tecrübeler edinip dünya görüşü farklılaştığı için okuduklarından daha farklı noktalara takılabiliyor. Mesela ilk okduğum zamanlar bu hikaye bana trajik gelirken şuan protest bir toplum eleştirisi olarak gözüküyor…
Rus edebiyatına, en az St. Petersburg’un soğuğu kadar soğuğum. Hikayelerinde ki kasveti okurken çok sıkılıyorum. Ama Palto hikayesini Gogol öyle güzel işlemişki bu soğukluğu hissetmiyorsunuz. Hatta Baturay Özdemir’in Rus Edebiyatı hakkında yaptığı espriyi bile bu kitapta, terzi Petroviç’i tanıtırken görmek mümkün. Gogol adeta Rus edebiyatına bir gönderme yapıyor. Bir özeleştiri. Hikayenin geneli ise bir sürü dikkat edici sosyal tespit. Gogol, Palto hikayesini 1842 yılında yayınlamış, sene 2022’nin sonu 180 yıl önce Rusya’daki sosyal yaşamın, günümüz Türkiye’sine benzemesi ve sadece Türkiye ile kalmayıp dünyanın “ye kürküm ye dönemi” olduğunu bize fark ettirmesi çok canımı sıkıyor. Hani insan soruyor kendisine; neden?
Mesela kitapta, hikayenin kahramanı eski ve yeni palto süreçlerinde iş arkadaşları tarafından yeri geliyor yerden yere vurulurken yeri geliyor el üzerinde tutuluyor. Fakat bu süreç boyunca iş arkadaşları arasında bu olanları gerektirecek ekonomik farklılık, statü değişmesi vs. hiç bir şey olmuyor. Sadece bir kabuk diyebileceğimiz palto değişiyor. İsmiyle bile hitap edilmesine gerek kalmayan o kadar açık bir şekilde gereksizliği vurgulanan önemli kişi var birde… Bu kadar önemli kişileri gördükçe ne kadar gereksiz olduklarını düşünüyorum. Hatta böyle siyasi programlara falan çıkan parti mensupları liderleri için “zaten beyfendi böyle diyor” vb. argümanlar kullandıkları zaman tamamen aklıma bu önemli kişinin etrafına yaşattığı kötü duygular ve bu argümanları kullanan kişilerin ise o liderin gözüne güzel görünmek için ne kadar yalaka olduklarını düşündürtüyor.
Aslında Gogol ve diğer yazarlar bu tarz hikayeler yazdıktan sonra hemen birde tam tersini yazmaları gerekiyor bence. Mesela hikayede konu örgüsü şu olayın etrafında dönmeli; kahramanımız geçim sıkıntısı yaşadığı için giymiş olduğu kıyafetleri eskidğini ve bu hayatına olumsuz yönde etkilediğini gören amirleri, bu konuyu üst mercilere yani önemli kişiye bildirip, önemli kişi ise sahip olduğu mevkiini ve statüsünü kullanmakta en ehliyetli kişi olarak nüfusunu kullanıp astları arasında küçük bir dayanışma organize edip kahramanımızın sosyal motivasyonunu yükseltmesini anlatıp çeşitli delirmelerle hikayeyi süsleyebilirdi.
Kitaplarda hikayelerde eleştirilerde yozlaşmış toplumumuzun gerçeklerini yazarlar yazmaya devam ediyor. Gerçekleri suratımıza vuruyor fakat neden hiç toplumun olması gerektiği ahlak seviyesini hikayelerden okumuyoruz şu an buna takıldım. Aslında bir kaç örnek var ama bu hikayeler kadar klasikleşmiş değil.
Gogol Palto Alıntılar
Bugün artık herkes kendine yönelik küçücük bir iddiayı, tüm topluma yönelik ağır bir aşağılama olarak alıyor. (Yıl 2022, evet hala değişen bir şey yok. Bu durum beni çok korkutuyor. Hatta bu konuda; Dikkat Etmem Gereken Ne Kadar Çok Detay Var Korkuyorum başlıklı bir yazı yazmıştım.)
Bu terzi üzerine uzun uzadıya bir şeyler söylememize elbette gerek yok, ancak mademki tüm öykü kahramanlarının karakterlerini ayrıntılarıyla çiz- mek usulden olmuş, o zaman yapabileceğimiz bir şey yok: Gelsin bakalım şu Petroviç de buraya!
Önemli kişinin görevinin ne olduğu bilinmiyor. Şu kadarını belirtelim ki kendisi daha yeni önemli kişi olmuştu; önceleri önemsiz bir kişiydi. Aslında makamı öbür önemli makamların yanında pek de önemli bir makam sayılmazdı. Gelgelelim böylelerinin çevresinde onları önemli kişi konumuna yükselten insanlara sıklıkla rastlanır. Kaldı ki kendisi de önemini ortaya çıkarmak için değişik yollara başvururdu: Örneğin daireye girdiği anda, küçük memurların kendisini selamda beklemelerini isterdi; hiç kimsenin kendisiyle doğrudan görüşmesine izin vermez, bu konuda katı bir ast-üst zincirine uyulmasını isterdi: Kalem memurundan masa şefine, ondan büro şefine, ondan bilmem kime, en son önemli kişiye ulaşılırdı.
Önemli kişiye gelince, beklediğinin de üzerinde bir etki yaratmaktan, bir bağırışının insanı nasıl taş keseceğini göstermekten alabildiğine mutlu, göz ucuyla arkadaşına baktı.
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
6 Comments
Kitabı okuyup palto diye bir şiir yazmıştım. 🙂
Sanırım Akakiy Akakiyeviç’in aşkını anlatan bir şiir olmuştur 🙂
Yok. Pek aşk şiiri yazmam. Paltoya 150 ruble verilir mi lan gibi birşeydi🙂
Çok güzel yorumlamışsın. Yıllaaar önce okumuştum. Hatırlamış oldum.
Teşekkür ediyorum Alev Abla daha Palto’ya olan aşk, hikayenin trajedisini de yazmak gerekirdi ama tembellik işte.
Evet Palto’ya olan aşkı da yazsaydın sizin tabirinizle spoiler olurdu. Bırak merak eden okusun.😉