Gelinler Dağı Roma Nekropolü
12 Şubat 2020Annihilation “Yok Oluş” Mantık Hatası Filmlerde Bugün
17 Şubat 2020
The Gentlemen filmi, centilmen erkeklerin suç dünyasındaki duruşlarını klasik mafya filmlerinden bir tık ayrıştırarak farklı bir hava katıyor. Kahkaha atarakta izlemiyorsunuz heyecanlanarakta. Ama o duygular hep var. Sürekli tebessüm etmek için bir sebebiniz oluyor ve her an kalbiniz kan pompalama hızını arttıracak gibi tetikte bekliyorsunuz. Böyle bir film ile karşı karşıyasınız ve kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Üstelik müzikleriyle de efsaneleşeceğine inanıyorum.
Kült Mafya filmleri arasına girecek hafif ama izlenesi bir film olan The Gentlemen, alanındaki diğer filmlerin havasını taşımasına rağmen farklı bir imajı var. İngiliz kültürünü sonuna kadar yaşatan filmde günümüz modası olan centilmenlik konu alarak mafyanın pis işlerini bize anlatıyor. Karakterler gerçek birer beyfendi. Hatta o kadar beyfendi ki TRT spikerine röportaj veren uyuşturucu kaçakçısı aklıma geliyor ve diyorum ki hehe sene olmuş 2020, sizin uyuşturucu kaçakçılarınız anca bizimkiler kadar centilmen olabildi. Bu konuda Avraupa’dan üstünüz.
Giyim kuşam, hitabet, davranışlar olarak tam bir centilmenler topluluğu olan İngiltere yeraltı dünyası vintage dekorasyon ve kostümlerle bizi karşılıyor. Bu pis işleri yapan pislik insanlar gerçekten tam bir centilmenler. Hatta birisi karısına o kadar çok bağımlı ki onun en zayıf noktası karısı, bir diğeri ise o kadar centilmen bir erkek ki zamane gençlerine küvette mum eşliğinde sevişme tavsiyesi verebiliyor. (Ki evim bunu denemek için uygun. Küvetim var.) Böyle insanların suç dünyasını anlatan The Gentlemen, ABD vatandaşı olan ve okumak için İngiltere’ye gelip kendine muhteşem bir esrar ticareti işletmesi kuran Mickey Pearson’ın orta yaş krizine girip işletmesini devretmek istemesini ve bu süreçte yaşanan olayları anlatıyor. Ama nasıl anlatıyor. Big Dave isimli bir gazeteci bizim Mickey’e kafaya takıyor ve onu bitirmek için Fletcher adında dedektif/gazeteci karışımı birini tutuyor. İşte tam olarak filmde Mickey’in sağ kolu Ray ile bu gazeteci/dedektif bozması Fletcher’ın sohbeti üzerinden anlatıyor ve film bu şekilde akıyor. Gerçekten anlatım olarak ve sahnelerin bir biri ile bağlantısı olarak keyifli bir film.
Filmde centilmenliğin kullanımı kadar beni etkileyen en büyük şeylerden biride sonu. Artık sinema severler o kadar çok film izledi ve o kadar absürt/ters köşe sonlar gördü ki alışkanlık kazandılar ve her türlü son onlara klişe geliyor. Üstelik artık sonlar oldukça tahmin edilebiliyor, şaşırtmıyor bizi ama bu filmde bir son beklemiyorsunuz. Bu yüzden neyle karşılaşırsanız karşılaşın şaşırıyorsunuz. Tam kelimelere dökemedim son beklemiyorsunuz derken, bir tahmin üretme isteğinde bulunmak zorunda kalmıyorsunuz. Olaylar örgüsü o kadar bir birine bağlı akıyor ve sizi şaşırtıyor.
Ve şunu da söylemeden edemeyeceğim. Ray’in stilini gerçekten çok beğeniyorum. Ve üstelik film müzikleri de muhteşem. Benim favorim David Rawlings – Cumberland Gap…
Müzik Listesi
The Gentlemen Fotoğraf Galerisi
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.