Doğanın Döngüsünün Animasyonu “Story of Flowers”
14 Ocak 2021Eşit Bir Yarına Uyansın Çocuklar “Eşit Masallar”
19 Ocak 2021Tiyatro konusunda ki tiyatrotuvarımı genişletmek için Ortaoyuncular tiyatrosundan çıkıp yeni şeyler izleyeyim diyorum. Malum pandemiden dolayı tiyatro salonları da pek iş yapmıyor bu yüzden online tiyatrolara yöneliyorum. Hem de bu zaman diliminde kapılarını kapatan tiyatro emekçilerine bu şekilde bir yararım dokunur diye Youtube ya da farklı mecralardan izlemek yerine online bilet alarak izlemeyi tercih ediyorum. Günlük bir paket sigara parasına sizler de bu şekilde tiyatro emekçilerine destek olabilir hem de yeni tiyatro oyunlarını keşfedebilirsiniz. Bu akşam tiyatrolar.tv adresinden bir oyun izledim. Seyyar Sahne’de sahnelenen TROM oyunu, Roland Topor’ un “Masanın Altında” adlı metninden hareketle Hakan Emre Ünal tarafından yazılmış ve oynanıyor, Senem Donatan tarafından metin düzenlenmiş ve oyunun yönetmenliğini üstlenmiş.
TROM Tiyatro Oyununun Broşürü
“Sahnede ve hayatta kendi olma”yı kendine mesele edinen bir oyuncu Roland Topor’un ”Masanın Altında” adlı oyun metnini tek başına anlatmaya karar verir. Zira oyuncu, ”Masanın Altında” oyununun baş karakterini kendine benzetmektedir. Oyuncu teatral hünerlerini kullanarak kendi hayalindeki ”Masanın Altında” oyununu seyircilere anlatmaya çabalarken, oyunla ve hayatla kurduğu takıntılı ilişkiyi de açık eder.
Süreç Hakkında;
Seyyar Sahne 2013 yılından beri, oyuncuların kendi yaşam öykülerinden izler taşıyan kurgularla oyuncu kişisi ile rol kişisi arasındaki sınırda dolaşmanın teatral imkânlarını araştırıyor. 2014 yılında sahnelenmeye başlayan ”İçimde Kalmasın”, ”Durum Bu” adlarından da anlaşılacağı üzere, oyuncuların kendi hallerinin kurguya sızmasıyla oluştu. Yeni oyunumuz ”Trom”da da gerçekle kurgunun içiçe geçtiği teatral enerji düzeylerini araştırmaya devam ediyoruz.
Şimdi bir denyo edasıyla, mahalle kahvesinde anlatır gibi oyun hakkındaki yorumlarıma geçeceğim…
Sıkıntının Aritmatiği
Maalesef oyunu tiyatro salonunda izlemek yerine evimin rahatlığında, projeksiyondan izlediğim için pek fazla havaya giremedim sanırım. Bu yüzden oyuna odaklanmakta güçlük çektim. İlk yarım saat belki biraz daha fazlasını oyunun içine girmeye çalışmakla geçirdim. Bazı zamanlar sıkıntıdan Instagram’da dolaştım, oyunun kaçırdığım alt metinleri olmuş olabilir bu noktalarda fakat bir müddet sonra seyircilerin gülmeye başlaması, oyunun gittiği yolun aydınlanması sayesinde oyundan keyif almaya başladım. Hatta oyunun sonlarına doğru, oyunun başında yaşadığım sıkıntıyı unutup tam anlamıyla oyuna adapte olmuş oldum. Belki biraz da Seyyar Sahne’de ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını bilmediğim için böyle bir süreç yaşadım ancak sahne sanatlarında, performans sanatçısı, biz alt metni okumamış olsak ta bizi bunun içine çekebilmeli diye düşünüyorum. Hakan Emre Ünal bu işi oyunun ortalarında tam anlamıyla beceriyor. Fakat siz beni okuyup ta oyunu izlemeye karar verirseniz ve ilk başta sıkılırsanız lütfen oyun eğlenceliymiş gibi hayal edin, çünkü tiyatro sanatı bunu gerektirir.
Hakan Emre Ünal Oyun ve Oyuncu
Hakan Emre Ünal sahneye giriş yapıp, oyunu anlatmaya başladığında, benim gibi sahne sanatlarıyla yeni yeni tanışıyor iseniz bu size biraz itici gelebilir. Hatta oyunun trajedi ve dram olduğunu gördükten sonra hafif böyle muzip yaklaşım görmek sizi farklı bir noktaya çekebilir. Açıkçası ben de ilk başlarda bu muzipliği pek hissedemedim fakat ilerleyen bölümlerde oyun gerçekten muzip bir hal alıyor. Oyunda Hakan Emre Ünal, oyunculuk ve kişisel deneyimlerini oyun ile birleştirmiş. Yer yer kendi olurken yer yer de tek kişilik dev bir kadro oluyor. Karakter geçişleri, bu geçişleri hissettirmesi Hakan Emre Ünal’ın büyük başarısı. Bu tecrübeye erişmek için ne kadar atölyeye katıldı bilmiyorum ama çok fazla atölyeye katılmış gibi hayal edeceğim.
Sahne ve Kurgu
Oyun ve sahne ilişkisinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ufak ufak dekorlar, nesneler oyunun akışı ya da seyirciyi ikna etmek için mutlaka önemli. Erdal Beşikçioğlu‘nun oynadığı Bir Delinin Hatıra Defteri tiyatro oyunu bu fikri bana aşılamış ve hep bir sahne detayına dikkat etmişimdir. Trom’da sahnenin küçük olması oyuncuyu büyütüp seyircinin dikkatini toplarken, seçilen nesneler ve bunları kullanımı oyunun gidişatı içerisinde seyirciyi oyunun içine çektikçe çekiyor. Özellikle karakterleri ilk tanıtırken bu nesnelerin kullanımı seyirci için sahnede dev bir kadro kurulmuş gibi gösteriyor. Işık konusunda biraz daha bonkör davranılamaz mıydı diye düşünüyorum fakat oyun bittikten sonra, oyunun broşürünü okuduğumda sahne süreci hakkında yazılanlardan dolayı ekstra şatafattan kaçıldığını ve oyuncu ile karakterler arasındaki dengenin bu yolla sağlandığını düşündüm. Aksi halde Hakan Emre Ünal’n bahsetmiş odluğu gibi bazı bölümlerde önden buz mavisi bir ışık, yanlardan mavi ışık sahneyi aydınlatsa eminim seyirci daha fazla oyuna konsantre olur ve daha fazla haz duyabilirdi. Ancak dediğim gibi bu şekilde oyuncunun benliği ve karakterler arasındaki geçiş bu noktada tad vermeyebilirdi belki.
Mahalle Kahvesi entelektüelliğimle denyoca yaptığım yorumu okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu konularda ilerleyen zamanlarda kendimi geliştirip daha işe yarar yorumlar yapacağım fakat şimdilik sürçü lisan yaptığım için özür dilemekten başka bir şey elimden gelmiyor.
TROM Galeri
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.